Cài đặt Steam
Đăng nhập
|
Ngôn ngữ
简体中文 (Hán giản thể)
繁體中文 (Hán phồn thể)
日本語 (Nhật)
한국어 (Hàn Quốc)
ไทย (Thái)
Български (Bungari)
Čeština (CH Séc)
Dansk (Đan Mạch)
Deutsch (Đức)
English (Anh)
Español - España (Tây Ban Nha - TBN)
Español - Latinoamérica (Tây Ban Nha cho Mỹ Latin)
Ελληνικά (Hy Lạp)
Français (Pháp)
Italiano (Ý)
Bahasa Indonesia (tiếng Indonesia)
Magyar (Hungary)
Nederlands (Hà Lan)
Norsk (Na Uy)
Polski (Ba Lan)
Português (Tiếng Bồ Đào Nha - BĐN)
Português - Brasil (Bồ Đào Nha - Brazil)
Română (Rumani)
Русский (Nga)
Suomi (Phần Lan)
Svenska (Thụy Điển)
Türkçe (Thổ Nhĩ Kỳ)
Українська (Ukraine)
Báo cáo lỗi dịch thuật
They should make that quote a proverb "Is this the hill you want to die on?".
“Ah Kasumi,” diye inledi Osman. “Seninle olan muhabbetim gönlümde bir yük oldu. Lakin, kalbimin derinliklerinde yatan isim Makoto’dur. Her an, her saniye onu düşünmekten kendimi alamıyorum. Makoto benim gerçek sevdamdır.”
Bu sözler, masayı derin bir sessizliğe boğdu, herkesin kulağında yankılandı. Kasumi kulaklarına inanamadı. Osman'ın sarhoşluğunun etkisiyle söylediği bu sözler, onu derinden yaralamıştı. Gözleri doldu, kalbi kırıldı. Hemen yerinden kalkarak Osman’a baktı, gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Osman, sarhoşluğun verdiği cesaretle başını salladı. “Evet Kasumi, sana yalan söyleyemem. Makoto benim ilk ve tek sevdamdır. Seninle vakit geçirmek güzel, lakin kalbimin asıl sahibi o.”
Bu sözler üzerine Kasumi, Osman'a hayatı boyunca unutmayacağı bir tokat attı. Osman kan tükürüyorken Kasumi, Osman’a bir daha bakmadan oradan ayrıldı. Osman’ın ayık kafayla bile söyleyemeyeceği gerçekler, bir gecede ortaya dökülmüş, kalpler kırılmıştı.
Osman, mecnun misali sokaklarda dolaşırken, içindeki pişmanlığı ve aşkın getirdiği acıyı hissediyordu. Gönlü Makoto’ya meyletmişti, lakin Kasumi’yi de incitmişti. Bu iki sevda arasında kalmış, ne yapacağını bilemez hale gelmişti.