FF. の最近のレビュー

Bir yandan 30 dakikalık harika, muhteşem ve espri dolu bir Steam Deck demosu, diğer yandan Source 2 için bir teknoloji demosu.
Kontrolcünüz varsa PC'de de oynanabiliyor.

Oyunu Hard zorlukta tahminen %65-70 oranında tamamlama yüzdesiyle 80 saatte bitirdim. Öncelikle oyunun mekan tasarımı, karakterleri, parkur ögeleri, müzikleri ve ince detaylarıyla ilk oyunun üstüne kattığını belirtmek gerek.
Hikaye konusunda ise ortalama bir hikaye var diyelim. İlk oyunu sonuna kadar henüz bitirmediğimden direkt bir karşılaştırma yapamam ancak piyasadaki oyunların hikayelerini düşünürsek birçoğundan daha iyi hikayeye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Hikayenin son bölümleri ise adeta stajyere yazdırılmış gibi çabucak olaydan olaya atlıyoruz ki bu da hikayenin kopuklaşmasına neden oluyor. Oyunu temel yapısı üzerinden değerlendirirsek iyi seviyede bir zombi temalı parkur-aksiyon oyunu olmuş diyebiliriz.

Oyun ilk çıktığında birçok teknik problemle gelmişti, şu anda birçok problemin çözüldüğünü söyleyebiliriz. Tıpkı CP2077'de olduğu gibi bu teknik problemlerle hiç karşılaşmadım, temiz kalpliyim herhalde :))
Bazı bug'lar ise halen mevcut, zamanla düzeltileceğine inanıyorum. Zira Techland, DL1 için verdiği 5-6 yıllık destek gibi bu oyuna da uzun süre destek vereceğini ve yeni içerikler ekleyeceğini belirtti. Hayırlısı...


Oyunda olumlu ve olumsuz gördüğüm yönleri aşağıda paylaşıyorum:

Olumlu Yönleri:
+ Oyundaki karakterler ilgi çekici, her birinin asıl amacını kestirmek güç. Bu sebeple neredeyse herkese şüpheyle yaklaşmaya zorluyor oyun.
+ Mekan tasarımları çok iyi, estetik olarak gözü yormayan bir tasarıma sahip. İlk oyun çok göz yorucu bir karmaşıklığa sahipti. Ayrıca kıyamet sonrası dünya izlenimini daha iyi yansıtıyor. Özellikle spesifik bir olay sonrası her yerin toz duman olduğu vakit mükemmel bir kıyamet-sonrası sahneleri mevcut ve o bölgenin karanlık bölge olarak geçmesi ve gündüz bile her zombinin gezinmesi üst düzey yaratıcılık.
+ DL2 gece-gündüz döngüsü ilk oyuna kıyasla daha başarılı. Yani geceleri dışarda gezinip keşfin büyük önemi var ve büyük getirisi de var.
+ DL2'nin geceleri ilk oyuna göre daha kolay. Bunu bir artı olarak yazıyorum çünkü ilk oyunda çoğu zaman gece olduğunda yatayım da sabah göreve gideyim, etrafı araştırmaya çıkayım diyorduk. Kolay olmasının ana sebebi etrafta Volatile (Ecel) gezmemesi, o sebeple daha rahat takılabiliyoruz.
+ Gecelerin daha etkin kullanılması için Karanlık Bölge, Araştırma Merkezi, Anomali gibi farklı keşif mekanları serpiştirilmiş ve buralara girip değerli eşya toplamak keyif veriyor.
+ Keşif için mekan çeşitliliği yeterli diye düşünüyorum, yani Askeri Konvoy, Karanlık Bölge, Araştırma Merkezleri, Yel Değirmenleri, Haydut Kampları, Askeri Yardım bilmem nesi vs boyunuzun ölçüsünü alabileceğiniz bolca alternatif var.
+ Sesler ve müzikler konusunda iyi bir iş çıkarılmış ve özellikle parkur yaparken hızlandıkça yükselen müzik sesi çok güzel düşünülmüş. Ne var ki birçok kişi uzun süre seviye 4 kovalamaya girmediği için çok güzel müziklerden mahrum kaldı.
+ İlk oyundaki gibi başlarda takatımız çabucak tükenirken ilerledikçe geliştiğimizi hissediyoruz. Oyunda geliştirkçe parkurda akıcılık artıyor, başta hareketlerin kütük gibi gelmesi normal.
+ Oyunu bitirince açık dünyada keşfe devam etmek isterseniz bütün zombi ve haydutlar sizinle aynı seviyede oluyor ki bu çok iyi düşünülmüş. Hikaye sonrası içerik tüketmeyi daha ilgi çekici hale getirmiş diye düşünüyorum. Biraz zorlanalım bir zahmet.
+ Oyun baştan sona Türkçe altyazılı, bu rahatlık yetmez mi ya!
+ Anomali adında mini-boss'lar koyulmuş.


Oyunun gereksiz, saçma, sinir bozucu, yani olumsuz bulduğum yönlerini özetleyerek yazıyorum:

Olumsuz Yönleri:
- Nedenini yazmamayı uygun gördüğüm (spoiler) bir neden sebebiyle boss savaşlarımız sürekli duraksıyor. Gerçekten çok irite etti beni. Oyunda bir tane boss savaşını normal kesintisiz olarak bitiremiyoruz.
- Plot twisttinden ziyade aceleye getirilmiş olması sebebiyle oyunun final bölümü için Game of Thrones 8. sezon yakıştırması yapılabilir.
- Bazen hikayede çok zorlama anlar vardı.* (Spoiler kısmında detaylı belirttim)
- Oyunun bir yerde ana düşmanımızdan önce kaçmaması istemesi, sonra da savaşmamızı istemesi nasıl bir saçmalıktır öyle? Madem döveceğiz niye kaçıyoruz?
- Final boss savaşında sürekli mekandan mekana geçiyoruz. Dövüyoruz öldü ölecek, oyun yok o ölmedi sen bir daha döv diyor. 3-4 defa peşpeşe baştan savaşıyoruz ve bunu aşırı abarttıklarından "yeter lan öl artık" diye çıldırarak oynuyorsunuz son bölümleri.
- Seçimlerimiz sadece birkaç defa oyunun dünyasına etki ediyor. Öyle çok ekstrem değişiklik oyun esnasında olmuyor, ancak oyunun sonuna makul seviyede etki ediyor. Öyle ki çoğu kişide haritada açılmamış gizli bir bölge mevcut hikayede farklı ilerledikleri için.
- Muhalifler kanadına hikayede hiç doğru düzgün değinilmemiş, yani bir ana görev dışında hiçbir şey yok. O ana görev de zaten kısacık bir şey.
- Oyunu ilk tanıttıklarında birçok farklı taraf olacak, bu taraflar arasında seçim yapacaksınız demişlerdi, ancak bölge atama olayında sadece iki tarafa yer vermişler. Oyunun başından beri sözü geçen Muhalifleri de bari gerçekten taraf olarak koysalardı.
- Bölgeleri bir tarafa atayınca getirileri çok da verimli değil. Yani olsa da olur olmasa da olur ufak parkura yardımcı araçlar ekleniyor haritaya. Bir tek ilgi çekici arbalet kazanabilmek.
- Oyundaki loot sistemi güzel ancak satıcılar hiç de beklendiği gibi güzel eşyalar satmıyor. Çok ender bir şeyler gördüm de alayım dedim. Bu yönden çok eksik olduğunu düşünüyorum.
- Kovalamacalar sadece sizin inisiyatifinize kalmış. Açıkçası dış mekanda uzun süreli bir kovalamaca görevi de olmasını beklerdim. Umarım DLC'ler de şöyle bizi bir zorlarlar.
- Anomali adında mini-boss'ların daha farklı tiplerde ve farklı saldırı türlerine sahip olmasını ve ayrıca daha zorlayıcı olmasını beklerdim. Bence Anomaliler ne zorlukta oynarsan oyna seviyene eşit veya daha üst seviyede olan ciddi boss'lar olmalıydı.

Teknik Sorunlar:
- Bazen bazı görevleri yaptığım halde düzgün kayıt alamamış olsa gerek yapılmamış görünüyor. Özellikle de Gece Koşucusu Sığınaklarını keşfettiğim halde keşfedilmemiş görünmesi ve bazı yan görevlerin yapılmamış sayılması sıkıntısı vardı.
- Oyundaki gereksiz eşyaları (silah, kıyafet) kırarak hurdaya çevirebilme niteliği olması gerekirdi. Bunun olmaması ve oyunu Hard zorlukta oynayınca her eşyayı satamama sebebiyle sürekli olarak birçok eşyayı yerlere atmak zorunda kalıyoruz. En azından Hard zorlukta oynayınca vereceği hurda miktarı %50/%70 gibi oranlarda azaltılarak daha yapıcı bir çözüm bulunabilirdi.
- Oyuna kesinlikle Hard üzerinde bir zorluk şart.

-----------------
SPOILER ALERT

- * Zorlamadan kastım şu: Diyorum ya oyunda sürekli krizlere giriyoruz, süper zombi-insan olduk olacağız, ne hikmetse oyunda en çok masum gördüğüm doktor Veronika'yı sırf krize girdik, insanlıktan çıktık diye heba ettik. İçim acıdı lan, ne etti bu kadın sana ey Aiden! Bu artistliklerini Hakon, Barney, Waltz'a karşı beklerdik aslanım!
Bunun dışında Hakon'un ölmek bilmemesi de bir başka aşırı zorlama olaydı. He bir de Barney denen zibidi var. Oyun bıraksa kellesini koltuk altına koyacağız herifin, oyun kurtarıyor elimizden sürekli.

SPOILER SONU
----------------


Hikayesinin çalkantılı olmasına rağmen ve final bölümünün biraz oldu bittiye getirilmiş olmasına rağmen oyunu oynarken zevk alırsınız. Oyun eğlenceli, zombilerle, haydutlarla dövüşmek keyifli. Öyle kolay da değil zaten dövmesi. Bazıları yazıyor çünkü spamleyerek adam dövüyoruz diye, spamleyerek dövebileceğin tek düşman gündüzleri bile dışarda aylak aylak gezinen sıradan zombiler. Diğer zombiler yaptığınız saldırılardan kaçınacak kadar zekiler öyle her salladığım nasıl olsa vurur diye spam yaparsanız takatınız tükenir, mahallenizde tokatlanıp rezil olursunuz :))


Önerim indirimde alıp oynayın, zira en az 5 yıllık bir yatırım yapıyorsunuz.

Oyunu tek başınıza oynayacaksanız eyvallah, güzel oyun.

Ancak co-op oynayalım diyorsanız hiç bulaşmayın. Ben bu kadar internetin bir oyunun sorunlarına çözüm bulma konusunda çaresiz kaldığı bir oyun görmedim. Yaşadığınız sorunlara bir çözüm bulmak samanlıkta iğne aramaya benziyor.

Özellikle co-op oynarken 5-10 sn de bir sürekli olarak gruptan düştüğünüzden birbirinizi aramakla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Ve bu soruna dair bir çözüm de yok. Yani en azından ben bulamadım. Zaten sorunla örtüşen 3-5 konu çıkmakta ve bunların hiçbirinde bir çözüm üretilememiş.

İkincisi oyundaki uzay gemisi kontrolü aşırı derecede zor. Hele bir de çatışmaya girdiyseniz düşmanı vurmak için "pilot lisansınız" olması gerekli. Yani o derecede zor kontrolleri. Bakın Chorus adlı direkt olarak uzay gemisi çatışmaları odaklı oyunu deneyin, eminim kontrolleri çok daha kolay gelecek. Tabii ki aynı klasmanda kıyaslanamaz iki oyun, zira dediğim gibi Chorus direkt olarak uzay gemisi çatışması odaklı bir oyun, NMS ise daha çok uzay keşfi odaklı. Ancak buna rağmen uzay gemilerinin bu kadar zor kontrollü olması garip geldi bana. Bu oyun çıkışında çok sıkıntılıydı. Herhalde zamanında bu kadar eksik çıkmış olmasının sebebi, bütün yoğunluğu gemi kontrolünü nasıl daha zor yapabiliriz üzerine vermiş olmaları, başka açıklama bulamadım.

Üçüncüsü ise co-op oynarken görevler ortak ilerlemiyor. Bu sebeple çok karmaşa oluyor. Bilmiyorum belki seveni olabilir ancak bizi çok zorladı bu durum.

Bunların dışında co-op oynarken tutorial kısmında çektiğim çileyi inanın ömrü hayatımda çekmemişimdir. Tutorial arkadaş bu, ya geçmemize izin ver, ya da bir kişinin yaptığı ilerlemeyi herkese işle. Örneğin şöyle saçma bir sorun yaşadık: Tutorial'ın bir bölümünde base içerisine bir portal yapmamız isteniyor. Oyunda görevler ortak ilerlemediğinden bir kişi portal yapınca siz portal yapamıyorsunuz ve çıkmaza giriyorsunuz. Çünkü base içerisinde sadece bir portal olabilir diyor. Yani diyor ki co-op oynarken 3 kişi girdiyseniz üçünüz de ayrı base kurun, ayrı portal yapın, ayrı diğer teknolojileri geliştirin. Bu durumda ben ne anladım ki Co-op'tan? Açar tek başıma oynarım. Zira aynı mantığa geliyor. Öyle ki co-op arkadaşlarımı yine göremiyorum gruptan düşmüşüm diye 10 dakika da onları arama zahmetine girmem.

Demem o ki arkadaşlar; tek başınıza oynamayı düşünüyorsanız oynanır bir oyun, ancak co-op için tavsiye etmem. Oyunun temel odağı da co-op olduğundan olumsuz veriyorum.

Son zamanlarda oynadığım en iyi tek oyunculu oyunlardan biri. Hüsranla sonuçlanan çok oyunculu oyunu Avengers'tan sonra tıpkı Jedi Fallen Order'ın Star Wars evreni oyunlarına nefes aldırması gibi bu oyun da Marvel evreni oyunlarına soluk aldırdı diyebiliriz. Açıkçası parmakla sayılabilecek kadar az iyi oyunun çıktığı 2021 senesi için GOTY adaylarımdan biridir. Umarım ödül de kazanır, zira bu emeğe yazık olmaması lazım.

Merak edenler için oyunun filmleriyle bir ilgisi yok, tamamen çizgi romanları baz alıyor. O sebeple neden filmlerdeki yüzler yok diye sormayın. Ayrıca filmdeki oyunculara para akıtmak yerine oyunu geliştirmeye akıtmaları yerinde bir karar olmuş.

Oyunda sadece Starlord karakterini yönetiyoruz, belki oyunun farklı bölümlerinde farklı karakterleri yönetebilmemiz fikrini olası ikinci oyunda düşünürler. Çok daha iyi olabilirdi o şekilde, ancak buna rağmen bu oyunda iyi bir deneyim sunmayı başarmışlar.

Oyunun
ARTILARI
+ Karakterler arası iletişim, konuşma, şakalaşma gerçekten çok iyi yazılmış, yani bunlar öyle boş konuşmalar değil, oturup üstüne düşünülmüş ve çoğu zaman güldüren atışmalar mevcut. Filmlerindeki gibi çok konuşuyorlar, öyle ki bazen ne konuştular be diye yadırgayabiliriz. :)
+ Bu belki bir eksi de sayılabilir ama bu çok fazla diyalog nedeniyle birçok defa ne anlattıklarını dinlemek için oyunda duraksadım. Oyunda önceden yaşanan bir olay hakkında bile dakikalarca diyalog mevcut. Bazen bize laf sokuyorlar, bazen kendi aralarında. Starlord karakterimiz de bu diyaloglara müdahil oluyor.
+ Oyun boyunca tanıştığımız, diyaloğa girdiğimiz önemli karakterlerle de diyaloglar üzerine iyi düşünülmüş. Sadece bu da bulunsun işte diye yazılmamışlar.
+ Oyunun mekan tasarımları efsane ve gezegenler, mekanlar arası farklılık çok belirgin dizayn edilmiş. Benzer asset'leri oyunun her bölümünde kullanalım dememişler.
+ Oyun çizgisel bir ilerleyiş sunuyor, son zamanlarda en özlediğimiz oyun türleri... Açık dünyadan gına geldi artık.
+ Oyunda 80'lerin klasikleşmiş şarkıları çalıyor, bu efsane şarkılar yetmemiş bir de üstüne oyuna özel albüm hazırlamışlar. Star-Lord adlı hayali bir rock grubundan 8-10 şarkılı bir albüm.

** O değil de bu oyuna bu kadar diyaloğu koymak kimin aklına geldi acaba? Her neyse... **

+ Belki diğer karakterleri yönetmiyoruz ancak kendilerine komut verebiliyoruz. Oyunda ilerledikçe yeni nitelikler kazanıyoruz ve açıkçası ortalama 20 saatlik bir oyun için yeterli olduğunu düşünüyorum.
+ Düşmanlar kısmen çeşitli, yani 5-6 farklı genel düşman tipinin farklı varyasyonlarıyla mücadele ediyoruz. Toplamda 16-20 arası farklı düşman tipi var diyebiliriz. Gezegenlere göre değişiklik gösterenler de var, her yerde karşınıza çıkanları da. Bunu yeterli gördüğüm için artı olarak yazıyorum, daha uzun bir oyun olsaydı yetersiz kalırdı.
+ Başlarda çok fazla boss ile karşılaşmasak da oyundaki bossların da yeterli olduğunu düşünüyorum. Özellikle oyun sonuna doğru işler ilginçleşiyor.
+ Oyun başlarında bir boss fight var, bu yaratık daha birkaç ay önce Shang Chi filminde de vardı :)
+ Oyunda Knowhere adlı koloniye de gidiyoruz ve orada market alanına ilk girdiğimde beni Starfield oyunu için hayallere sürükledi :D

** Bu arada karakterler arasındaki diyaloglardan bahsetmiş miydim? Aa, bahsetmemişim. Yani, böyle bir şey yok. Bu kadar diyaloğu kim düşündü, kim yazıya döktü? Ne kafası yaşıyorlardı? Bunlar ciddi sorular... **

+ Hikaye anlatımı üzerine yoğunlaşmış oldukları çok belli, özellikle birçok yerde tahmin edemediğim olayların olması oyunu bana özellikle sevdirdi. Normalde birçok oyunu oynarken ileride ne olacağını kestirebiliyoruz, bu oyunda birkaç yerde hiç aklıma gelmeyen sürprizler oldu. Fin Fang Foom en iyi örnek, sadece lafta kalacak sanıyordum. :)
+ Verdiğiniz kararların hikayede ufak ya da büyük değişikliklere yol açtığını da belirteyim. Bir kararınızla bir çatışmadan kaçınabilir iken, bir başka kararınızla oyunda ilerlemek için daha basit bir yol bulabiliyorsunuz. Spoiler olmasın diye yazmıyorum buraya, çünkü gördüğüm üzere herkesin oyunu benzer ilerlemiyor. Tabii ki bir RPG gibi önemli derecede fark yaratıcı değişikler değil, öyle bir beklentiye girmemek lazım.

EKSİLERİ
Aslına bakarsanız bunlar benim için eksi değil ama biraz empati yapıp düşününce aşağıdakileri eksi diye düşünebiliriz.
- Çok konuşuyorlar, yani öyle böyle değil. İki dakika susmuyorlar, beyin hücrelerinizin en diptekilerini bile yakacak kadar çok konuşuyorlar. Geçen gün rüyamda bile hala bunlar konuşuyordu, o derece artık. Lan bi susun artık, yeteeeeeeerrrrr!!!
- Diğer karakterlerin özelliklerini kullanmak çatışma esnasında zorlayıcı olabiliyor.


Türkiye şartlarında 369 TL bile güzel fiyat diyecek duruma geldik ne yazık ki. Bu aralar felaket çıkan oyunlara harcamadığınız paranız varsa bu oyuna harcayın, ancak indirim görürseniz uçarak satın alın diyorum.

Bu arada diyalogla...

Bu oyunun %76 civarlarında olumlu oy almasının iki sebebi var.
1.) Oyun çıkmadan önce yapılan açıklamalar ve tanıtımlarda sanki oyun Don't Starve + Valheim benzeri bir hayatta kalma oyunuymuş gibi sunulmuş olması, ancak oyun çıktığında temelde bir Kule Savunma oyunu çıkması. Pek çok kişi direkt olumsuz yorumu bastı bu sebeple.

2.) Oyunun rogue-like olacak derecede zor olması.

Bu iki kriteri görmezden gelirsek oyunun %90 civarı olumlu oya sahip olabileceğini düşünüyorum. Çünkü oyun aslında o kadar da zor değil ve oynaması gerçekten keyifli. Neyin ne işe yaradığını öğrenmek, hangi silahın hangi canavar türüne karşı daha etkili olduğunu bilmek ve biraz da iyi bir harita şansı lazım.

İyi bir harita şansı lazım çünkü Destan Modunu en fazla 14 günde bitirebilmeniz lazım, yoksa sonsuz gece yaşanıyor ve sürekli olarak evinize canavarlar saldırıyor ve çok fazla dayanabilmeniz de mümkün değil. Bu modda evinize her gece saldırı olmasının yanında Boss diyebileceğimiz Jotunn'lar dünyaya indikten 3-4 gün sonra evinize ulaşıyor. Jotunn'lar evinize ulaşmadan haritada gösterilen yöne odaklanıp Jotunn'u bularak canını büyük ölçüde düşürmeniz gerek. Bu modun gerçek Boss'unu ise dünyayı keşfederek ve gerekli olan görevleri yerine getirerek buluyorsunuz ki işte 14 gün içinde öldürülmesi gereken asıl Boss da budur. Bu Boss'u öldürüp Bifrost ile Valhalla'ya çıkarak oyunu tamamlıyorsunuz. Bu modu ister tek başınıza ister co-op olarak arkadaşlarınızla oynayabiliyorsunuz. Oyuncu sayısına göre Boss'ların canları artıyor.

Bunun dışında Survival modu var, bu modda 14 günde oyunu tamamlamak gibi bir derdiniz yok, gerçek Boss dediğim Boss bu oyunda mevcut olmadığından sadece Jotunn'lar ve her gece evinize saldıran canavarlarla uğraşıyorsunuz. Bu modda gidebildiğiniz gün sayısına kadar gidebiliyorsunuz.

Oyunda inşa sistemi var ancak bu son derece kısıtlı tutulmuş, çünkü öyle çok elzem değil. Ayrıca oyunun ana fikri de değil. Daha çok yüksekte kalan ve çıkılabilir yeri olmayan hazinelere ulaşmak için ya da evinizde kapılarınızın önüne ekstra barikat yapmak için kullanılabilir.

Ek olarak oyunda farklı karakterler var, oyuna başladıktan sonra ilk karakter puanınızı aldığınızda açık olan karakterlerden birini seçerek yetenek ağacına ulaşıyorsunuz. Burada 8 karakter olmasına rağmen başlangıçta sadece 2 tanesi açık. Diğerlerini gereksinimlerini tamamlayarak açmanız gerekiyor.

Oyunu tanıttıktan sonra aşağıda beğendiğim ve beğenmediğim yönlerini listeleyeyim:

Olumlu yönleri:
+ Toplanacak eşyaların tek vuruşta toplanabilmesi
+ Farklı biyomlarda farklı güç seviyelerinin bulunması ancak buna rağmen genel olarak gezerek keşfedebilme
+ Destan modu konsepti çok iyi, sizi daima hızlıca etrafı keşfetmeye yönlendiriyor. Böylece gerçek Boss'u bulmak için çaba sarf ediyorsunuz.
+ Öldüğünüzde ekipmanlarınızın elinizde kalması, yeniden çabucak savaşa girebilmenize olanak sağlıyor.
+ Öldüğünüzde sadece toplanan ruhları kaybetmek gereksiz yere ölmemek gerektiğini de sağlıyor.
+ Öldüğünüzde topladığınız eşyalar bir sandık içinde öldüğünüz noktada kalıyor, gidip toplamanız gerekli.
+ Farklı rünlerle çok farklı ve etkili etkilere sahip olabiliyorsunuz. Örneğin, öldüğünüzde kaybedilen ruhların %20'sini kaybetmemek gibi veya silahlara etki eden rünler gibi.
+ Grafiksel olarak oyun iyi, belki bazıları bu nedir "çocuksu" diyebilir. Cell-shaded tarzı oyundaki görünürlüğü artırmış.
+ Her 3-4 günde bir evinize bir Jotunn saldırısı olması, sürekli olarak bir Boss ile savaşmak oyunu daha da eğlenceli kılıyor.
+ Görev sistemi: Evinizdeki ilan tahtasından aldığımız görevler, son derece basit görevleri de var, zorlayıcı görevleri de var.
+ Gerçek Boss'a ulaşmak için gerekli olan görevler 4 farklı kategoriye ayrılmış ve bazıları çok basit iken bazıları - özellikle de Sığınak görevi - oldukça zorlayıcı.
+ Bazı gecelerde daha büyük saldırılar gerçekleşiyor, bu geceler Kanlı Ay olarak belirtiliyor ki bu gecelerde de ayrıca Mini Boss diyebileceğimiz Boss'lar geliyor.
+ Karakterlerin birbirinden farklı güçlere ve etkilere sahip olması büyük çeşitlilik sağlıyor. Dümdüz savaşçı olalım yeter dememek lazım, her karakter gerçekten çok farklı etkilere sahip.
+ İskandinav mitolojisi olan her şeyi beğeniyorum, bu bir artı sayılmaz mı? :)
+ Ayrıca oyunda Türkçe dil desteği mevcut.

Olumsuz yönleri:
- Jotunn'ların özellikle Survival Modunda bir süre sonra çok basit kalması, aslında gün sayısı arttıkça Jotunn'ların saldırı sürelerinde artış olmalı ve saldırılarını daha sıklıkla yapmaları gerekli.
- Rün çeşitliliği artırılabilir ve rün düşme ihtimalleri nasıl kodlandıysa bir oyunda 7-8 defa aynı rün düştü, artık illallah dedirtmişti.
- Oyundaki inşa sistemi geliştirilebilir, özellikle de parçaları yanlış koyunca geri alamamamız çok sıkıntı yaratabiliyor.

Birkaç tavsiye:
+ Ateş'in Buz'a, Buz'un Ateş'e ve Yıldırım'ın Karanlık'a, Karanlık'ın da Yıldırım'a karşı olduğunu unutmayın, silahlarınızı ona göre seçerseniz daha etkili ve çabuk düşmanları yok edebilirsiniz.
+ Jotunn'ları erkenden bulup canını düşürün, 5000 civarı bırakın ve öldürmeyin. Evinizin yanına geldiğinde öldürün ki böylece Jotunn'u erkenden öldürdüğünüz için hemen ardından bir başka Jotunn dünyaya inmesin.
+ Oyuna ilk başladığınızda 1 çakmak taşı ve 1 dal parçası bulup hemen eve dönerek kazma ve balta yapın, üstüne bir tane de ilan tahtasından basit görev alın. Sonrasında dünyayı keşfe çıkın.
+ Grup olarak oynuyorsanız 1-2-3. günlerde evde bir kişi kalabilir, diğerleri gece de keşfe devam edebilir. Ama 4. gün gecesi Kanlı Ay olduğundan herkes evde olmalı.

Özellikle Ori'yi beğenenlerin bu oyunu da beğeneceğini düşünüyorum. Aralarındaki tek fark Unbound'da karakterimizin herhangi bir silahı yok, sadece özel gücünün bölgelere göre farklı tepkiler verdiğini görüyoruz. Boss'lara karşı veya diğer canavarlara karşı çevreyi veya eşyaları kullanıyorsunuz. Bu yönden belki bazıları memnun kalmayabilir. Ancak insanın elinde bir silah olmasının rahatlığına karşın elinde bir silah olmamasının acizliğiyle zekayı kullanmayı zorlaması başarılı.

Oyun genel olarak kolay, bazı yerlerde birkaç defa öldükten sonra nasıl geçmeniz gerektiğini kavrayarak ilerliyorsunuz ki platform oyunlarının geneli zaten böyledir. Ayrıca karakterimizin gücüyle yakılmış/yıkılmış dünyadaki platform ögelerini de kullanmamız gerçekten iyi düşünülmüş. 32 TL'lik fiyatına kesinlikle değer olduğunu düşünüyorum.

Remastered versiyonuyla hayatımda oynadığım ilk oyunlardan biri olan Quake'i yeniden oynamak hoş duygular hissettirdi. Umarım ileride Quake serisine de Doom serisinde yapıldığı gibi yeni bir oyun çıkarılır.

Hoş grafikleri, ilgi çekici hikayesi, güzel müzikleri ile ana karakterimizin bir karga olduğu, o dungeon benim, şu dungeon senin gezerek ruh biçtiğimiz tatlı bir oyun. Zorlayıcı bir oyun istemeyip, oyunun hikayesine dalarak sakince oyun oynamak isteyenlere tavsiyemdir.

Oyunda harita yok sinir bozucu olabilir bazıları için.

Yaklaşık 8-10 saatlik bir çıtır çerezlik oyun.

Tek bir kişinin elinden çıkmış sanırım ve tek kişi yapmış olmasına rağmen yeterli silah çeşitliliği, yetenek, düşman türü ve boss sunuyor. Bu sebeple fiyatını da hak ettiğini düşünüyorum. Ağır ve uzun oyunlardan sıkıldıysanız aradığınız lezzet!