Nam-ı değer Ceset İzleyen yani Emir Kılıç, Kadıköy’ün derin kültürüne kök salmış, halkın ve çevresinin saygı duyduğu, güç ve otorite simgesi bir figürdür. Kadıköy’deki sosyal yapıyı, geleneksel değerlerle harmanlayarak modern bir anlayışla temsil etmektedir. Kültürel bir lider olarak, bölgesinin sosyal ve kültürel dinamiklerini etkileyen, halkın gözü önünde şekillenen bir öncü kişiliktir.

Ceset İzleyen, sadece Kadıköy’de değil, zamanla Rize gibi uzak şehirlere de etkisini yaymıştır. Şu anda Rize'de, kendisini bir lider, bir güç kaynağı olarak kabul ettiren ve etrafındaki insanları da bu liderlik anlayışına göre yönlendiren güçlü bir figürdür. Rize'deki topluluklar üzerinde, hem ruhsal hem de sosyal anlamda bir etki kurarak, "halkın sesi" olmuştur. İnsanları sadece yönlendirmekle kalmaz, onlara bir yaşam tarzı, bir felsefe sunar. Özellikle yerel halk, Ceset İzleyen'in vizyonunu ve karizmasını benimsemiş, ona bir çeşit sadakat göstermektedir.

Rize’ye yerleştikten sonra, ona "Kadıköy’ün temsilcisi" denmesi, kadim şehri Kadıköy’e olan bağlarının hala güçlü olduğunu gösterir. Bu bağ, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir bağdır. Kadıköy’de başladığı yolculuk, kendisine bir liderlik kimliği kazandırmış ve bu kimlik, Rize'de de insanlar tarafından benimsenmiştir.

Kendine has bir yönetim tarzı vardır: gizliliği, stratejiyi ve baskın duruşunu kullanarak, insanları hem anlamlı bir şekilde birleştirir, hem de onları istediği doğrultuda yönlendirir. Ceset İzleyen, halkın gözünde, her zaman güçlü bir otorite figürü olarak anılacak, efsaneleşmiş bir liderdir. Kadıköy’den Rize’ye uzanan bu yolculuk, bir anlamda yükselme, güç ve hükmetme mücadelesinin bir örneğidir. Her iki şehirde de gizli güçlerin ve karanlık sırların temsilcisi olarak, halk arasında saygı ve korku uyandırır. Toplumları şekillendiren, onları bir arada tutan ve aynı zamanda kendi ideolojisini benimseten bir karakter olarak, Ceset İzleyen'in adı anılmaya devam edecektir.

Ceset İzleyen, halk tarafından sadece bir lider olarak değil, aynı zamanda bir “yaşam biçimi” olarak kabul edilir. Bu, sadece fiziksel bir egemenlik değil, zihinlerde kurduğu derin etkileşim ve psikolojik hakimiyettir. Bu anlamda, o bir "zihinsel hükümdar" olarak da adlandırılabilir. Kendisini takip edenler için bir yol gösterici, düşmanlarına ise bir korku kaynağıdır.