NoQxyGen 最近的评测

İncelemeleri hiçbir zaman alacağım puanlar için yazmam. Zaten herkesin yüzlerce herşeye artı basan yapay "arkadaşı" var. Ama yine de ne kadar önce incelemeyi yazarsam o kadar çok kişiye ulaşacağımı biliyorum. Bu oyunu ilk günden itibaren oynayabilme ve inceleme yazabilme şansım vardı ve biraz oynadım fakat 3 gün boyunca bir daha girmek istemedim. Verdiğim 92₺ boşa gitmesin diye zorla girdim bitirdim. Şimdi de geç olsa bile düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Herkes düşük puanın suçunu teknik sorunlara atacak ama ne yazık ki olumsuz düşüncelerimin sebebi bu değil.

Dead Space'i yapan adamlar nasıl böyle bir oyunla gelmiş olabilir anlayamıyorum. O kadar çok sıkıntı var ki en sinir bozucu olanla başlamak istiyorum. Oyun ucuz jumpscarelardan ibaret. Başka hiçbir korkutucu yanı yok. Google'da gezinirken ekrana sürekli bağıran bir adam çıksa aynı ucuzlukta korkutur. En azından atmosferle kurtarırdınız o da tam olmamış. Saçma sapan indie oyunlar bile hazır assetlerle karanlık sisli koridorlar yapabiliyor. Yaratıklarda korkutucu değil. "-lar" dedim de hepsi aynı mı sanki? Yürü yürü yürü, ucuz jumpscare, combat, yürü yürü yürü. Karakterin her hareketi hantal. Bazen koşası geliyor bazen koşmuyor. Combat sırasında arkanda iki üç yaratık varken kır gezisinde gibi yürüyor.

Combat dedim. QTE (Quick Time Event) deseydim keşke. Dodge mekaniğini düşünen arkadaşları tebrik ediyorum. Beni ikilemde bırakmadan kötü oyun dedirtmeyi başardılar. Oyunda sağ sola dodge atarak savaşıyoruz. Bunu sadece savaş anında yapıyoruz ve sırayla her yaratık atağında bir sağ bir sola basılı tutunca karakter otomatik dodge atıyor. Bütün oyun "sağ dodge, sola dodge, 2-3 kere vur"dan ibaret. Sıfır yetenek sadece mekaniği anlamak lazım. Bu mükemmel "mekanik" ikinci düşman gelirse dibi boyluyor. Bari bütün oyunlarda olduğu gibi mal mal diğer düşmanları bekletseydiniz de 1v1 atsaydık oyun boyunca. Ha düşmanlar mal orası yanlış olmasın. AI'ın artificial'ını almışlar intelligence eklemeyi unutmuşlar.

Hem korkutuculuğu azaltan, hem atmosferi bozan, hem de combata yönelik oyun izlenimi veren çok yakın üçüncü şahıs kamerasını da hiç anlamadım. Sırf biz "Dead Space'ciyiz aga" diyip o can barını arkaya koymak için yapılmış gerisi zarar. Burası tartışmaya açık. Seven vardır elbet.

Ha bir de hikaye var. On tane bilimkurgu içeriği tükettiyseniz yeni birşey görmeyeceksiniz. Ana karakterimiz dahil bütün karakterler düz, boş ve klişe. Ünlü oyuncu koyunca otomatik iyi oluyor sanıyor firmalar. Hiçbir işi düzgün yapamamışlar. Oyunun neresine ağırlık verdiler acaba? Haa grafikler çok güzel. Doğru. Grafikler... Yeeyyy!

Benim derdim verdiğim para değil. Verdiğim para (92₺) para değil zaten. Derdim büyük yapımların adını kullanıp, normalde isimsiz bir yapımcının tahmin edemeyeceği satışlara ulaşan kötü, eksik, yetersiz ve bozuk oyunlar. Şimdi EA, Dead Space'in remake'ini çıkarıyor. Bu davada aç gözlü EA mi kazanacak, isim gazıyla çıkan Callisto mu? Kaybedeni biliyorum. Oyun dünyası...

GENEL PUAN: 5.5
*Oyunu bozuk çıkardılar ona girmedim bile.

Daha önce de zor incelemeler yazdım ama bu kadar ikilemde kaldığım oyun çok nadirdir. Pozitif birşey yazmak istediğim her an negatif bir başka şey aklıma geldi. İnceleme uzunluğundan dolayı değinmek istediğim küçük detayları es geçtim. Peki daha ne kadar zombi oyunu oynayacağız?



İlk olarak oynanıştan bahsedeyim. Oyun zevkli, oyun akıyor. Uzun süre sıkılmadan oynatıyor. Ama ilk oyuna çok fazla içerik ekledikleri için bence bir devam oyununa göre geride kalmış.

Belli bir süre oynadıktan sonra sürekli aynı düşmanlar ve aynı tarz gelişmeyen savaş sistemi sıkıntıdan bezdirdiği için gereksiz savaşlardan kaçmaya başladım. Tabi karakterimiz oyun boyunca birkaç hareket kazanıyor savaşı çeşitlendirmek için ama çok efektif her fırsatta kullanacağımız şeyler değil. Uçan tekme gibi her savaş sekansında kullanılacak bir yetenek açmıyoruz. 5. saatte nasıl savaşıyorsak, 60. saatte çok bir şey değişmiyor. Yetenek ağacı da bu söylediğimi destekler nitelikte. Sanki koyacak yetenek bulamamışlar gibi normalde karakterimizin sahip olması gereken basit yetenekleri bile açmamız gerekiyor. Son açılan yeteneklerin çoğu ise bana göre artık oyunun o noktasında hiçbir zaman kullanmayacağımız, gereksiz yeteneklerden ibaret. Bu açılardan ilk oyunun gerisinde. İyiki genel oynanış zevkli yoksa çekilmezdi.

Hiç mi bir şey eklememişler dersek paraşüt dışında büyük bir eklenti söyleyemem. Aksine araçlar, ilk oyundaki fazla güçlü grappling hook, ateşli silahlar gibi içerikler ya kaldırılmış ya da çok daha sınırlı bir şekilde var. Bu da bence oyunu dengelemek için doğru olmuş. Güçlü bir yaya sahip olunca neden ateşli silahları kaldırdıklarını anlıyorsunuz çünkü oyunu inanılmaz kolaylaştırıyor. Dengeleme demişken gece gezmek artık sorun değil. İlk oyunda net bir şekilde "kaç" denilen gecede şimdi xp farmlıyoruz. Eski gerginliği olmasa da yine de ufaktan yoruyor gece vakti.

Parkur mekanikleri çok değişmese de harita tasarımı inanılmaz iyi. Bütün şehir bizim parkur yapabilmemiz için özenle dizayn edilmiş. Ama girdiğimiz her iç mekan birbirinin aynısı olmasa daha iyi olurmuş. Her yerde yapılacak ubisoft tarzı etkinlikler var. Söylenilen 500 saat oyun süresi abartı da olsa yine de içerik dolu.


Hikaye çok kötü. Seçimler anlamsız ve etkisiz. Hikaye akışı boş ve tahmin edilebilir. Diyaloglar gördüğüm en saçma şekilde ilerliyor. Karakterler bir sahnede öldüresiye düşmanken bir sahne sonra dost oluyor. Oyunda üç ana seçim var ve bu ikili seçimlere göre 2^3=8 farklı son var ama hepsi sondaki bir ara sahneden ibaret. Diğer seçimlerin hiçbirinin bir önemi yok. Bütün yan görevler "git-öldür/bul/tamir et-geri gel"den ibaret. Övüp durdukları taraf seçip haritayı değiştirme mantığı anlamsız ve sadece olmasa da olur denilecek harita üzerinde tuzak, halat gibi değişiklikler sağlıyor. Keşke bütün bu RPG seçim zırvalığı yerine çizgisel iyi bir hikaye yazsalarmış. Ortada ilk oyuna göre bir çaba var. Karakterleri önemsememizi ve karar verirken zorlanmamızı istemişler ama olmamış. Bütün karakterleri sinir bozucu yaparsan önemsemeyiz Techland kardeş. Umarım gelecek DLC veya yeni oyunlarda bu hataları yapmazlar.


Grafikler güzel. Ama bu güzellik yanında milyon tane hatayla gelmiş. Bir Cyberpunk 2077 vakası değil ama alıştığımızın üzerinde hatalara sahip bir oyun. Normalde teknik olarak şanslı olan bende bile pek çok görev buga girdi ve bir kaç başarımı alamadım. Bir save sistemi olmayınca güncelleme beklemekten başka çare yok. Ana görevlerde sıkıntı yaşamadım ama yaşayan çok duydum. Optimizasyon olarak benim sistemimde oldukça iyi çalıştığını söyleyebilirim.


Sonuç olarak 60 saat oynadım yapabileceğim çoğu yan görevi ve bütün etkinlikleri yaptım. Sonlara doğru baygınlık başlasa da genel olarak eğlendim ve sıkılmadım. Kesinlikle 9-10 puanları hak eden bir oyun değil ama zamanımın ve paramın karşılığını aldığımı düşünüyorum. Ha bahsetmeden geçmeyeyim oyun Türkçe.

Gelecekteki okuyucuya not: İlk oyun gibi desteğe ve içeriğe devam ederlerse bu incelemenin yarısı anlamsız.

GENEL PUAN: 7

Oyun süresini arttırmak için oyuncunun sabır sınırlarıyla oynamasalardı belki önereceğim bir oyun olurdu.

Sürekli aynı şeyleri yapıp çoğu zaman ekstra bilgi veya hikaye parçası öğrenmeden "loop"ları bitirip tekrar başa dönmek mantıklı değil, olmamalı. Deneme yanılma yoluyla ilerleyen bir oyun yapısı benimsediyseniz bunu save veya rewind sistemi ile çok daha eğlenilebilir kılabilirdiniz. Tabi oyun süresini çeyreğine indireceği için bu da ilk yazdığım cümleye referans oluyor. Bu kadar reklamı yapılan bir yapımdan çok daha iyisini beklerdim.

İlgi çekici hikayesi olsa da oynanış mekanikleri olarak da amatör bir yapım var karşımızda. Sadece tıkladığınız bir oyunda karakter nasıl istediğiniz hareketi yapamaz? Ünlülerin seslendirmesi, Türkçe destek falan hoş ama bana göre boş şeyler. İndirim veya gamepass dışında önermiyorum.

GENEL PUAN: 6

Death's Door takip ettiğim ilgimi çeken bir oyundu. Fakat çıktıktan sonra her taraftan övgü yağmuruna tutulunca şaşırmadım desem yalan olur. O kadar övülünce indirim beklemeden almış bulundum.

Karşımızda birazcık souls-like ile harmanlanmış, güzel bir aksiyon RPG, hack and slash oyunu var. Karşılaştırabileceğim popüler bir benzeri yok ama sık sık Hollow Knight ve Ori tadı aldım. Detaya inmek gerekirse;

İlk olarak grafik tarzı, yarattığı evren ve müzikleri benim çok hoşuma gitti. Zaten ilgimi çekmesinin en büyük sebebi bunlardı. Sade tonlardaki çevre detaylarının üstüne, parlak yetenek veya silah efektleri göz alıyor. Karakterlerde tasarım açısından bu sadelikten payını almış. Şirin duruyorlar ama biraz daha detay fena olmazmış. Oyunun müziklerini ne kadar övsem az. Sırf müzikleri için puanı arttırdım. Bir hikaye beklemiyordum ancak güzel ve oyunla beraber akan bir hikayeyle karşılaştım. Oyun cidden hikaye anlatımı üzerine baya uğraşıyor ve bence başarılı olmuş.

Oynanış mekanikleri olarak aslında çok sıradan ve basit bir aksiyon RPG. Bu kötü bir şey mi? Bence hayır. İyi yaptıkları sürece aşırı karmaşık mekaniklere gerek yok. Oyunun süresi de çok uzun değil. Belki daha uzun olsa bu kadar sade mekanikler sıkardı fakat bu oyunda o aşamaya gelmeden oyunu bitiriyorsunuz. Az ama öz bu arada. Sahip olduğumuz dört yeteneğin hepsini sık sık kullanıyoruz. Aynı şeyi silahlar için söyleyemeyeceğim. "Bu daha hızlı", "bu daha çok vuruyor ama yavaş" tan öteye geçememişler.

Düşmanlar çok çeşitli değil ve birbirini tekrar ediyorlar. İşin kötü yanı bazı düşmanlar sadece bir diğer düşmanın tipinin değişmiş hali. Neden böyle yaptılar bilmiyorum ama yine oyun kısa olduğu için tekrar etme sorunundan paçayı son anda kurtarmışlar. Bosslar ise tam tersi. Hepsi üzerine bolca uğraşılmış ve oldukça kaliteli savaşlar sunuyorlar.

Oynanış süresi ~8-9 saat, %100'lemek isteyenler için ~15-20 saat civarı. Fiyat yorumunu size bırakıyorum benim için 50₺'ye değer. Maalesef şu devirde indirimsiz daha ucuza oyun bulmak pek mümkün değil.

GENEL PUAN: 8

Sessiz sedasız çıkış yapan iki boyutlu, roguelike, strateji, rpg, kart oyunu.. öh yeter be ben direkt anlatayım.

Oyun çizgisel bir rotada ilerlediğimiz ve adından da anlaşılacağı gibi sürekli aynı rotada tekrar tekrar döndüğümüz bir yapıya sahip. Bu rotamızda çıkan düşmanlarla, karakterimiz tamamen otomatik olarak savaşıyor. Düşmanlar sürekli tekrar doğuyor. Peki biz ne yapıyoruz? Karakterimizin eşyaları, kazandığı buffları/özellikleri, hatta çıkacak düşmanlara kadar geri kalan herşeyi biz ayarlıyoruz.

Düşmanlardan düşen çeşitli kartlar, haritaya düşman üsleri, orman, dağ, köy gibi çeşitli özellikleri olan yapıları ve bu yapıların etkilerini değiştiren binaları eklememizi sağlıyor. Bu kartları, yani destemizi bölüme girmeden önce ayarlayabiliyoruz. Yine düşmanlardan her loopda daha iyi özelliklerle düşen kılıç, kalkan, zırh, yüzük gibi eşyalar ile karakterimizi geliştiriyoruz. Bunlar dışında düşen lootlar var bunu birazdan açıklayacağım. Amacımız loopladığımız haritaya karakterimizi öldürmeyecek ama bol bol item ve loot düşürecek şekilde yapılar eklemek, düşen eşyalar ile karakterimizi geliştirmek ve son olarak haritanın bossunu kesip asıl base'imize dönmek. Eğer ölürsek topladığımız lootun çok büyük bir kısmını kaybediyoruz. Bu lootlar ile ise asıl base'imizi geliştiriyoruz. Çeşitli binalar yaparak yeni kartlar, yeni herolar, girdiğimiz haritada farklı özellikler veya doğrudan sayısal bufflar kazanabiliyoruz.

Hiçbir bilgim olmadan, video izlemeden, inceleme okumadan aldığım bu oyunu, şuan incelemeyi yazarken 8 saat civarı oynamışım ve büyük ihtimalle daha çok oynarım. Şu oyunsuz dönemde tek bir türe sahip olmayan bu oyun baya iyi geldi.

GENEL PUAN: 9

2.0 UPDATE
Çıktıktan 3 yıl sonra bahsettiğim çoğu sıkıntının çözülmüş olması oyunu ekstra övmem gerek anlamına gelmiyor.

Oyunu %100 bitirmiş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu oyuna yazık olmuş. Olay sadece milyon tane bug ve glitche sahip olması değil. Oyun ne yazık ki eksik. Uzun uzun anlatacağım ama kısa kes diyenler için bu oyun oldukça iyi standart bir açık dünya aksiyon oyunu. Hikayesi ile akıp giden yarı dolu bir macera. Teknik sıkıntıları göz ardı eder ve 7 yıllık bir beklentiyle girmezseniz hiçbir şekilde oynadığınıza pişman olmazsınız. Uzun ve geneli olumsuz yorumlar için okumaya devam edin...

İlk olarak herkesin konuştuğu ve eleştirdiği noktayı aradan çıkaralım. Evet bu oyun sorunlu. Bethesda’ya bir daha laf ettiremeyecek seviyede bug, animasyon hataları, uçan kaçan şeyler, arayüz hataları, ses hataları vs. gibi bir sürü sorunu var. Ancak ben şanslı kesimdeydim ve 80 saatte oyunu kıran hiçbir hatayla karşılaşmadım. Performans olarak ise konsollar kadar olmasa da optimizasyon sıkıntısı var. İyi bir sistem istiyor. Yapay zeka son yıllarda gördüğüm en aptal zekaya sahip. Oyun yapımı ve tasarımıyla ilgilenen biri olarak “Oyuncuyu görüyorsan ateş et”, “Yolda araç varsa dur” gibi sabit komutlarla çalıştığı o kadar belli ki. Hiçbir durum değerlendirmesi yapmadan sabit kodlarla hareket ediyorlar. Dolayısıyla sık sık ve salak saçma takılıyorlar. Ama oyun bir yerden sonra güç fantezisine dönüştüğü için yapay zekaya çok takılmıyorsunuz. Neyse asıl konumuza gelelim. Arkadaşlar ister inanın ister inanmayın ama oyunun asıl sıkıntısı bunlar değil. Teknik sorunlar birkaç aya çözülür. Peki asıl sıkıntı ne?


Şimdi şöyle ki ana hikaye güzel. Gerek ana karakterimiz V, gerek neredeyse ikinci ana karakterimiz Johnny, gerek diğer yan karakterler iyi yazılmış. Kendi amaçları, sevdikleri, sevmedikleri var. Yan hikayeler ise inişli çıkışlı da olsa hepsi yan karakterlere bağlıyor ve sizi dünyaya sokuyor. Bir yan karakterin görevlerini bitirip vedalaşma aşamasına gelince o ayrılık hissini veriyor. Birkaç görev yaptığımız karakterleri öyle önemsememizi sağlamışlar ki bazılarıyla keşke birkaç görev daha olsaydı diyorsunuz. Sinematik anlatım tekniklerini çok iyi kullanmışlar. Ancak bu kadar büyük, bu kadar iyi-kötü tarafın bulunduğu, bu kadar arka planda dönen kirli işlerin olduğu bu şehirde, biz sadece yüzeyi biraz kazıyoruz ve tek bir düşmana odaklanmışız. O korkularak anlatılan, kimsenin bulaşmak istemediği şirketlerin/örgütlerin çoğuyla ilgili sayılı görev var. Ne merkezlerini basıyoruz, ne tamamen şehirdeki etkilerini bitiriyoruz, ne onlarla dost oluyoruz, ne aramız bozuluyor, ne komplo kuruyoruz. “Bak şurada şu şirket, şu örgüt var aman onlara bulaşma” diyorlar ve çok yüzeysel olarak birkaç görevde detayları görüyoruz. Belki bizim o kadar önemli bir karakter olmamamız ve tek hedefimizin kendimizi kurtarmak olması benim hoşuma gitmemiştir bilmiyorum. Ama oyun boyu yaptığımız görevlerin çoğu paralı asker görevleriydi. Hiçbir RPG oyununda bu kadar sığ girilmez bu konulara. RPG oyunu dediğin şeyde paralı asker olarak başlarsan dünyadaki en önemli kişilerden biri olarak bitirirsin ve bu yolculuktaki seçimlerin karakterinin özelliklerini belirler. Paralı asker olarak başlayıp yine paralı asker olarak bitiremezsin.


Sözde devasa açık dünyası ile seçimlerimizin çok önem arz ettiği bir RPG olacakken, son zamanlarda bu terimi kullanmadan, açık dünya aksiyon oyunu diye tanımlıyordu sayın CDPR. Ne değişti? Nerede o seçimlerimizin hikayeye etki ettiği devasa cyberpunk şehri? Oyunun ana hikayesi 20 saat denildiğinde ben çok sevinmiştim. Demek bir sürü farklı ilerleyişi olacak o yüzden tekrar tekrar oynamak isteyeceğiz demiştim. Yanılmışım. Oyunda seçimlerimizin etki ettiği tek yer en son görev dizisi. O da taş çatlasa 1-2 saatlik kısım. Seçim koymuyorsanız neden hikayeyi kısa yapıyorsunuz? Gerçekten bütün oyun finaldeki gibi seçimlerimize bağlı olsa ne kadar güzel olurmuş. Final dışında yaptığımız hiçbir seçim ne karakterimizin dünyaya bakışını, ne de dünyanın karakterimize bakışını değiştirmiyor. Buna karakterimize başta seçtiğimiz “life path” de dahil. Sadece oyunun başındaki 1 saat değişiyor sonra aynı oyun devam ediyor. Seçtiğimiz “life path” e göre birkaç konuşmada sonucu değiştirmeyecek seçenekler ekleniyor. Yaptığımız en karmaşık seçim “A) X mutlu olsun, B) Y mutlu olsun, C) (Yetenek) İkisi de mutlu olsun” dan ibaret olmamalıydı. Hikaye yönlendirme açısından bir Divinity: Original Sin 2, bir Baldurs Gate bekleyen yoktu. Ama Fallout 4’ün altında da kalmamalıydı. Bu oyun bir RPG değil bir açık dünya aksiyon oyunu anladık. Bu kulvarda da çok yenilikçi bir oyun sayılmaz ama elindeki malzemeyi iyi kullanıyor. Hacker ve gizlilik ağırlıklı giderseniz açık dünya Deus Ex, ratata ağırlıklı giderseniz iyi hikayeli, RPG unsurları serpiştirilmiş, kaliteli Far Cry ile karşılaşıyorsunuz. Sorunlar bitti mi? Ne yazık ki hayır...


Bu oyunda o kadar es geçilmiş detaylar var ki tek tek saysam bir inceleme kadar yazı çıkar. Yukarıda saydığım sorunlar oyunun genel yapısıydı. Ama bu yapı içinde de sıkıntılar var. Örneğin göze çarpan ufak sorunlardan biri görev yaptığımızda bize mesaj geliyor. Mesaj geldiği sırada bakamazsak (ki görevin akışı sırasında çok sık bakılmıyor) o mesajı telefondan açıp okumamız gerek. Telefondan kişiyi seçiyorsun ama seni bütün mesaj listesine yönlendiriyor ve kişiyi sizin bulmanız gerekiyor. En son gelen mesaj en üste falan gelse bitecek bu çile. Ben hepsini okudum ama millete bakıyorum okunmamış mesajlarının sayısı 40-50. Çoğunu okuyunca hikaye ilerliyor, cevap yazman gerekiyor, bazen ödül için bakman gerekiyor ama arada kaynayıp gittiler geçmiş olsun. Buna benzer pek çok arayüzsel sıkıntı var. Bir diğer konu karakter gelişimi. Uzun zamandır gördüğüm en potansiyeli harcanmış yetenek ağacı bu oyunda. Çoğu yetenek size “geliştim ben” dedirtmiyor. Çok büyük bir çoğunluğu “%5 daha fazla hasar”, “%10 hızlı hackle” tarzı buff geliştirmeler. Bazı yetenekleri açmak yeterli, geri kalanları açmış olmak için açıyorsunuz. Oyun bitmek üzereyken fazladan bir sürü puanım vardı öylesine kullandım. Zorda oynamama rağmen ihtiyaç duymamışım. Çoğu zaman vücudunuza taktığınız parçalar, yeteneklerden daha çok oynanışı değiştiriyor. Bir Deus Ex kadar çeşitlilik sağlanamamış. Başka bir örnek ise oyuna 30’a yakın araç koymuşlar ama onları kullanabileceğimiz yarış veya polis kovalamacası tarzı etkinlikler yok. Polislerin aracı bile yok. Suç işlediğinizde yanınızda spawn oluyorlar, kaçınca takip bile etmiyorlar. O havalı uçan özel kuvvet araçlarını görmüyorsunuz. Üst üste binen sesli konuşmalar, görevin istediği yoldan gitmeyince sapıtan görev işaretleri, ilk görevlerde gözümüze sokulan yıkılabilir yüzeylerin ilerleyen zamanlarda kaybolması, geniş ve güzel ama boş mu dolu mu tartışılır dünyası... Daha bir sürü irili ufaklı tasarım hatası sayarım ama çok uzayacak.


Bu kadar okuduktan sonra burada bana sövebilirsiniz. Belki vaat ettiği gibi ciddi bir RPG olmayabilir. Belki bir milyon tane teknik sorunu olabilir. Belki dünyası ve hikayenin dünyaya etkisi yeterince güçlü olmayabilir. Ancak bunlar bu oyunun çok iyi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İncelemenin bu kadar olumsuz gitmesinin tek sebebi 7 yıllık beklentiyi karşılayamamış olması. Üstüne teknik hatalarda cabası. Olumlu vermemin sebebi ise çok büyük bir beklentiyle girmemiş ve sonuçta çok eğlenmiş olmam. Oyun dünyasına hiçbir yenilik getirmiyor, bir üst sınır koymuyor ancak farklı oyunlardan gördüğümüz mekanikleri, bahsettiğim sıkıntılar dışında çok iyi kullanıyor. Cyberpunk 2077, gerek hikayesiyle, gerek oynanışıyla, gerek açık dünyasıyla, gerek karakterleriyle, gerek müzikleriyle, gerek görselliğiyle türünün en iyi oyunlarından biri. Keşke sadece oyunun harcadığı potansiyeli konuşabilseydik...

GENEL PUAN: 7.5►8

Nereden başlasam bilemiyorum. İlk oyun güzeldi, aynısını yapsalar yine oynardık ama bu oyun başka bir seviye. İlk oyunu sevdiyseniz veya platform metroidvania oyunlarını seviyorsanız düşünmeden alın. Bütün devam oyunları böyle olsun diyor ve başlıyorum.

İlk ve en önemli olarak oynanış, ilk oyuna göre çok geliştirilmiş. Hollow Knight tarzı özellik veren eşyalar getirilmiş. Belli sayı sınırı olan bu pasif özellikleri tamamen oynayış tarzımıza göre seçiyoruz. İlk oyundan daha fazla yeteneğe sahibiz ve bu da doğal olarak oynanışı çeşitlendiriyor. En önemli detay ise bu anlattığım pasif özellikleri ve yetenekleri istediğimiz zaman değiştirebiliyoruz. İster havada olun, ister boss fightda, her yerde ilgili menüden seçip değiştirebiliyoruz. Boss fight demişken evet bildiğimiz boss fight. Eski oyundaki klasik kovalamaca sekansların yanında bildiğimiz boss fightlara da sahip bu oyun. Zor mu? Değil. Ama bir bossla kapıştığınızı hissediyorsunuz. Hatta bir tanesi beni baya terletti. Öte yandan bana göre ilk oyunda bir ışık topu ile vurduğumuz için vuruş hissi aşırı zayıftı. Bu oyunda ise vuruş hissini sağlayan çeşitli silahlarımız var. Ana görevin yanında küçük yan görevlerde mevcut. Çok büyük bir şey eklemiyorlar ama hem dünyayı keşfetmek hemde verdikleri ödüller için yapmaya değer olduklarını söyleyebilirim.

İlk oyunda çok iyi yaptıkları için ve bu oyunda da aynı iyilikte devam ettikleri için sonraki konuları kısa kesiyorum. Hikaye ilk oyun gibi. Bazen üzüyor, bazen yüzünüze tatlı bir tebessüm koyduruyor. Grafikler ise ilk oyundaki bana göre çok güzel olan tarzda devam ediyor. İki Ori oyunu da gözümün arka plana kaydığı sayılı platform oyunları arasında. Müzikler olması gerektiği gibi. Teknik olarak bazı ufak ses problemleri, FPS düşüşleri var fakat birkaç güncellemeye düzeltilir muhtemelen.

Kısaca güzel olan ilk oyunun oynanışına çok şey ekleyip daha güzel yapılan ve diğer güzel özellikleri aynen devam eden bir oyun var karşımızda. Ha bir de oyun Türkçe! 50₺ bu oyuna fazlasıyla değer ama 8~12 saat sürecek bir oyun olduğunu da ekleyeyim, karar sizin.

GENEL PUAN: 9

Asıl odağı olan puzzleları yanı sıra atmosferi ve ufak bir hikayeye sahip olmasıyla puzzle-platformer sevenlerin denemesi gereken bir oyun. Eksik yanları var elbet. Ancak bu fiyata olan bir indie oyunda olmasına alıştığımız kadar fazla değil. Kısa film tadında hoş bir yapım. Türk yapımı olması ayrı bir mutluluk kaynağı.

Bu kadar mekanik açısından derin bir oyuna her zaman yaptığım ve benden beklenen gibi uzun bir inceleme yazacak kadar delirmedim. Kısaca artılardan ve eksilerden bahsetmek istiyorum.

+Civilization, Xcom ve zamanında AoW:III'ü kopyalayıp daha iyisini yapan Endless Legends'ın çok iyi kombinasyonu
+Dinamik görev yapısı
+Derin oyun mekanikleri ve combat yapısı
+Güzel görseller ve sanat tasarımı
+Hiçbir teknik sıkıntı yaşamamış olmam :D

-Diplomasi ne yazık ki bana yeterli gelmedi
-Kamera kontrollerine cila lazım
-UI(kullanıcı arayüzü) biraz karışık

AoW:PlanetFall, AoW:III'ün temellerini koruyarak hatalarını düzeltmiş ve üstüne bir yığın yenilik eklenmiş bir oyun. Yukarıda bahsettiğim oyunlardan en az birini oynamış ve sevmişseniz muhtemelen bu oyunu da seversiniz. Yakın zamanda çıkması planlanan bir Endless Legends 2 olmadığına göre muhtemelen uzun süre bundan daha iyi bir 4x strateji oyunu gelmeyecek.

GENEL PUAN: 8.5

Formula 1'in resmi oyun serisinin son oyunu F1 2019. Bu tarz oyunlar her yıl kadro güncellemeleriyle ve ufak değişikliklerle çıkar. O yüzden zaten F1 oyunlarını takip ettiğinizi varsayıp daha önceki oyunlarda olan şeyleri saymayacağım.

Bu yıl grafikler dışında en büyük değişiklik F2'nin oyuna eklenmiş olması. F1'in bir alt liginden kariyerimize başlayıp yükselebiliyoruz. Ama sadece 2018 kadrolarını ve araçlarını eklemişler. İşin içinde ufak bir hikaye modu çabası da var. Çabası diyorum çünkü beni hiç tatmin etmedi. Şimdilik sadece birkaç oyun içi video, röportajlarda cevapladığımız sorular ve kariyer modunda kısa süren birkaç yarıştan ibaret. FIFA'ya ilk hikaye modu çıktığındaki gibi yavan ve eksik kalmış. Ama aynı FIFA'daki gibi seneye çok daha fazla geliştirerek getireceklerini düşünüyorum. F2'den F1'e geçiş ise ne yazık ki aşırı kolay. Rahatlıkla 3 büyüklerden birinde başlayabiliyorsunuz.

Oynanışa gelirsek ki ben konuyla ilgili konuşacak kadar uzun süredir F1 oyunlarını oynamadığım için bilenlerden duyduklarımla beraber aktarıyorum. Yapay zeka gelişmiş ve çok daha agresif. Alınmaması gereken yerlerde dışardan/içerden viraj alabiliyorlar. Multiplayer'a bakmadım. Ama her zamanki gibi sorunlu olduğuna eminim. Birde F1'in yeni kuralı gereği en hızlı turu atan kişi +1 puan alıyor.

Grafiklerde özellikle gece ve yağmurun aşırı iyileştiğini söylemem gerek. Genel olarak ise araba, kask, lastik ve pist grafikleri iyileştirilmiş. DX12 desteğinin sonunda gelmesi ise yıllardır neden yokmuş ki dedirtiyor. F1 2018'de alamadığım FPS'i bu oyunda aldım. Oyunun menü ekranı oldukça güzel olmuş. Her şey toplu, düzenli ve kolay ulaşılabilir. Diğer şeyler aynı sayılır.

Bunlar dışında pek göze batan yenilik yok. F1 izliyor, seviyor ve F2 araçlarını kullanmak istiyorsanız alırsınız zaten. Türkiye standartlarına göre 90 TL çok iyi fiyat. Ama bunlarla pek ilginiz yoksa F1 2018'i 2019 araçlarına ve kadrolarına modlayarak oynayın. İndirime girince 20-30 TL'ye alırsınız.

GENEL PUAN: 8.5