77
Products
reviewed
0
Products
in account

Recent reviews by LaFleur

< 1  2  3 ... 8 >
Showing 1-10 of 77 entries
8 people found this review helpful
1.8 hrs on record
Tatlı Bir Yemek Yapma Oyunu

Venba, adını Tamil dilinde klasik bir şiir türünden alan, yemek pişirme ile tatlı - duygusal bir hikayeyi birleştiren, bağımsız bir yapım.

https://steamoss.com/sharedfiles/filedetails/?id=3378954387

Ne Hint kültürü ne Hint müziği ne de Hint yemekleriyle ilgilenen ben bu oyundan çok etkilendim, resmen kendimi oyunun içinde buldum. Yer yer kalp ısıtan yer yer kıran bir hikaye. Niye mi?

Oyun, 80'lı yılların sonlarında Kanada'ya taşınan Hintli bir çifti konu almakta. Bu göçmen ailenin Kanada'daki hayatları ve yaşadığı sıkıntılar vs. her bölüm altında çeşitli yemekler yapılarak anlatılmakta. Oyun bir yemek yapma oyunu olarak görünse de asıl kerametini bu hikaye ile pekiştiriyor. Ekonomik sorunlar, işsizlik, uyum sağlama, kültür şoku, kendi kültüründen ve ebeveynlerinden utanan ergen bir evlat... Oyunu oynarken en az bir yerde kendini oyunun içinde hissedeceğinize eminim. Empati hissi tavan yapacak, bazı şeyler üzerine düşüneceksiniz. En azından bende öyle oldu.

https://steamoss.com/sharedfiles/filedetails/?id=3378954408

Öte yandan yemek yapma kısmı çok basit ve kısa, birkaç tıklama ile bulmacamsı bir şeyler denenmiş. Oynanış süresi de 1-1.5 saat arasında. Dolayısıyla 8 dolar olan fiyatı bu oyun için çok fazla. Güzel bir indirimde denk gelirse alınabilir.

https://steamoss.com/sharedfiles/filedetails/?id=3378954366

Nıçı nıçı, bıçı bıçı
Posted 5 December, 2024. Last edited 5 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
11 people found this review helpful
4.7 hrs on record (0.8 hrs at review time)
Anne Diyen Kedi

Lost but Found, bir gümrük memurunu oynadığımız, çerezlik, görsel hafıza ve hız üzerine dayanan minik bir oyun. Kayıp Eşya bürosunda oturup sol tarafınızdaki banttan kayıp / unutulan eşyaları alıp masanıza koyduğunuz, bu eşyaları daha sonra gelen sahiplerine teslim edip para kazandığınız tatlı bir yapım. Unutulan eşyalar arasında neler yok ki... Isırılmış sandviç, bebek bezi, turşu kavanozu ve hatta anne diye miyavlayan kafeste bir kedi...

Oyunda zorluğun garip dengesizliği var. Kolay modda oyun çok kolay, gelen giden yok, zaman sınırlaması yok. Normal ve zor modda ise oyun çok zor. Eliniz ayağınız birbirine dolaşıyor. Bantta ürünleri kaçırmadan al, masaya koy, gelen yolculara ürünlerini teslim et, o arada para çalmaya gelen zorbalarla uğraş. Zaten bir süre sonra masa resmen Laleli Pazarı'na dönüyor. Bul bulabilirsen. Bulamazsan "Ben seni sonra telefonla ararım." deyip gönderiyorsunuz yolcuları.

Tabii olay gümrükçülük olunca işin içine biraz daha bir şeyler katalım demişler. Ancak bu içerik ve mini oyunlar biraz eksik ve mantıksız geldi. Gümrükçülüğün diğer bir adı kaçakçılık ve yozlaşmadır. Karaborsa olayını eklemişler, ama pek kıt ve içerik geliştireblilir. Papers, Please'deki gibi bazı olaylar eklenebilir.

Mini olaylardan biri unutulan bazı kıyafetleri temizlememiz. Başkalarına ait eşyaları neden temizliyoruz ki, işimiz sadece bir nevi emanetçilik. Aynı şekilde, oyuna başarımsı diyebileceğimiz sticker toplama içeriği eklemişler. Unutulan bavulların üzerindeki stickerları (ç)alıp bir koleksiyon yapıyoruz. Niye bavullardan sticker çalalım ki?

Toplanılan parayla gün sonunda şehir içindeki çeşitli mağazalara gidip gümrükte işimize yarayacak, yükseltme olacak bazı eşyaları alabiliyoruz. He, bir de ailemiz var, her gün onlara para bırakmalıyız ve bu miktar her geçen gün artıyor. Ancak bundan da kurtulmak çok kolay. Alacağınız bir evrakla bu dertten de kurtuluyorsunuz.

Son olarak, oyunu Türkçe oynarsanız, gelen insanların istediği eşyayı isterken "Nerede benim kravat?" dediğini göreceksiniz. İngilizceden çevirince iyelik eki uçmuş. Onun yerine "Elinde (bir) kravat var mı?" denilebilirdi.

Sakinlik ile kaos gidip geleceğiniz, birkaç saatte iyi eğlenebileceğiniz, sonrasında tekrara düşecek bir oyun. İndirimde fiyatı çok uygun. Şimdilik erken erişim gibi görüyorum. Alınabilir.
Posted 30 November, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
7.1 hrs on record (4.7 hrs at review time)
Fly Corp, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin havalimanlarını birbirine bağlayıp bir havayolu şirketi ağı oluşturduğunuz bir yapım. Fikir gayet güzel ama uygulamada bir o kadar kötü. İlk başlarda gayet keyif verici oynanış, bir süre sonra yeni ülkeleri açtıkça içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Daha önce böyle birkaç yüz mb'lık oyunun bu kadar kastığını, performansın ve FPS'nin yerlerde olduğunu hatırlamıyorum.

Diğer olumsuz yönleri ise doğru dürüst bir sefer, bilet vs. ayarlama ekranı olmaması. Seferlere ait bilgiler neredeyse yok.
Ne yaparsanız yapın, ekstra sefer veya güzergah koyun, bir yerden sonra havalimanları aşırı yoğunluktan kısır döngüye giriyor. Yükseltmeler pek yeterli değil. Oyunu zorlaştırmak için yeni ülke açma fiyatı katlanarak artıyor. Serbest oyunda performans sorunundan dolayı oyun zaten patlıyor.

Canımı sıkan diğer bir yönü de çok kötü bir harita tasarımına sahip olması. Ülke sınırları vs. fecaat. Coğrafi bir gerçeklik yok. Ekvator ile kutuplara yakın olan iki bölge için hat oluşturma maliyeti aynı. Aynı şekilde Teksas dediğimiz bir Avrupa kıtasında büyüklüğünde, Avrupada ülke içi bir hat nasıl bu kadar pahalı oluyor?

Aynı şekilde oyunda uluslararası olarak tanınmayan bazı ülkeler oyuna eklenmiş. Doğru bulmuyorum.

Öneremiyorum. Oyunun en büyük sorunu performanstan kaynaklı bu oynanmazlık durumu. Yine de tycoon tarzı sevenler çerez niyetine deneyebilir.
Posted 30 October, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
3 people found this review helpful
4.2 hrs on record (2.0 hrs at review time)
Dünyanın dört bir yanından yardım çığlıkları yükseliyor. Süpürgenizi alın ve sevimli hayvan arkadaşlarımızın yardımına koşun.

Fresh Start Cleaning Simulator, elinizdeki süpürge yardımıyla çöpleri ve molozları yok edip topladığımız; sonrasında çimleri, bitkileri, çiçekleri, ağaçları sulayıp yeşillendirdiğimiz tatlı bir oyun. Sakin kafayla arkanıza yaslanın, bol bol süpürüp sulayın. Oyunda ayrıca yetenek ağacıyla açabileceğiniz, size yardım edecek iki küçük robot da mevcut.

Mekanların en sondaki canlılarla dolu, cıvıl cıvıl, rengarenk hali gerçekten güzel. Çevre eğitimi ve yeşile saygı eğitimi verecek bu oyunu sadece küçükler değil, her yaştan kimse oynayıp keyif alabilir.
Posted 30 October, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
7 people found this review helpful
16.1 hrs on record
“You know, sweetheart, if there's one thing I've learned, it's this: nobody knows what's gonna happen at the end of the line, so you might as well enjoy the trip.”

Ölüler Günü de hazır yaklaşmışken bu efsanevi oyuna bir inceleme yazayım dedim. Grim Fandango, 1998 yılında LucasArt tarafından çıkarılmış, çoğu kişinin en önemli çocukluk oyunlarından biri, point & click – macera türünün kilometre taşlarından biri kabul edilen, nevi şahsına münhasır bir oyun.

Evren

Oyun, Meksika Ölüler Günü (Dia de Muertos) üzerinde temellendirilmiş, içerdiği birçok harika detay oyunu klasik haline getirmiştir. LucasArt’ın ilk 3B yapımı olan oyunda karakterler calaca adı verilen iskelet formunda tasarlanmıştır. Ancak oyunu efsane yapan asıl özelliği ise sahip olduğu neo-noir havası ve kara mizah unsurları. Çok iyi yazılan bu diyaloglar kara komedinin en güzel örneği. Yer yer absürt, yer yer kelime oyunları, yer yer gülmekten kıracak detaylar ve espriler mevcut. Aynı şekilde seslendirmeler yine harika, karakterlerle tam anlamıyla bir bütünleşme sağlanmış. Konsept ve mekana uygun olarak bolca İspanyolca sözcük ve kalıplar duyacaksanız. Müzikler de dönemin atmosferine uygun, bolca jazz ve mariachi dinleyeceksiniz. Oyunda ayrıca Malta Şahini, Rıhtımlar Üzerinde, Casablanca filmlerine göndermeler bulunmakta.

Hikaye

Oyunda, ölüler araf olarak tanımlayabileceğimiz bir yer olan Ölüler Diyarı’na gelmektedir. Burada, önceki hayatlarında yaptıkları işlere göre bir karma sistemi (sevap – günah denilebilir.) doğrultusunda asıl varış noktası olan Ebedi İstirahat Diyarı’na gitmektedirler. Bu seyahat, iyi insanlar için gayet kolaydır. VIP diyebileceğimiz bu kişiler Dokuz Numaralı Bilet adlı bir bilet alabilir, bu sayede yüksek hızlı bir trene binebilir, böylece sadece dört sürecek hızlı ve komforlu bir seyahat geçirebilir. Öbür taraftan, yeterli kredisi olmayan kötü kişiler ise bu yolculuğu yürüyeyek kat etmek zorundadırlar ki bu da yaklaşık dört yıl sürmektedir. İşte, karakterimiz Manuel “Manny” Calavera da bu diyarda bulunan Ölüm Departmanı’nda borçları karşılığında çalışmak zorunda olan bir seyahat çalışanıdır. Görevi, Ebedi İstirahat’e gidecek ruhlara bu tren biletlerini satmaktır. Ancak Manny ne yazık ki bu işte istenildiği kadar iyi değildir, kendisine hep kredisi düşük müşteriler gelmektedir. Halbuki şirketteki rakibine ise hep en iyiler müşteriler düşmektedir. İşten kovulma riskinden dolayı Manny bir gün VIP müşteri olduğunu düşündüğü Mercedes “Meche” Colomar’ın dosyasını çalar. İyi kalpli Meche’nin bu Dokuz Numaralı bilete sahip olması kesinken, şirketteki bilgisayarda kendisine dört yıllık tarife verildiği anlaşılır. Manny bu durumu çözmeye çalışırken umutsuz Meche çoktan yürüyerek yolculuğuna başlamıştır. Dört yıl sürecek bu hikayede Manny, Meche’yi bulmaya ve bu garip durumu çözmeye çalışacaktır.

Oynanış

Oynanış 90’ların bilindik point & click özelliğinde. Bu dönemin en büyük özelliği hiçbir zaman oyuncunun elinden tutup şunu yap dememesidir. Oyun boyunca birçok bulmaca mevcut ve bunlar yer yer çok zor. Defalarca kez, deneme yanılma yaparak çözmeniz gerekecek. Bazı bulmacaların olayını anlaması bile zor. Oyun aslında 4-5 saatte bitirilebilecekken sırf bu yüzden oynanış süresi yaklaşık 15 saate çıkıyor. Bunu 90’ların sonu – 2000’lerin başında, internet olmadan oynayan bir çocuk düşünün. Oyunlar haftalarca, hatta aylarca sürüyordu. Şu dönemde takıldığınız yerde pek tabii internetten bakıp hızlıca geçebilirsiniz.

Sonuç

Grim Fandango, barındırdığı tüm bu hikaye, kara mizah, diyalog, müzikleriyle “yaşayan” bir efsane. Remastered versiyonu da çok iyi yapılmış. Yaşı küçük yeni oyuncuların maalesef bilmediği ve oyna(ya)madığı bir oyun. Gönül isterdi ki yeni oyuncular da bu başyapıtla tanışsa, sevse. Büyükten küçüğe, türü sevenden sevmeyene herkese önerdiğim bir oyun.

Ufak bir ezgi.
Posted 30 October, 2024. Last edited 30 October, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
5 people found this review helpful
10.1 hrs on record
Almanya'da Bir Teksaslı

WW2, CoD serisinin 2017 yılı çıkışlı; 2008’de çıkan WaW’dan 9 yıl sonra tekrardan İkinci Dünya Savaşını konu alan oyunudur. Ghost, Advanced Warfare, Infinite Warfare gibi modern – gelecek temasından sıkılan oyuncular için tekrar bir özüne dönme çabası olarak görülebilir. Peki başarılı bir oyun mu, bakalım (İnceleme tek oyunculu mod çerçevesinde değerlendirilecektir).

Hikaye

Oyun, 1944-1945 yılları arasında Fransa, Belçika ve Almanya’da savaşan Teksaslı bir gencin gözünden bir Amerikan birliğinin hikayesini konu ediniyor. Meşhur Normandiya Çıkarması ile başlayan oyun, ileriki bölümlerde Paris’in kurtuluşu ile Hürtgen Muhaberesi ve Ardenler Taarruzunu içeriyor.

Gazoz!


Geliştiriciler, oyuncuların “yeter bu kadar uçup kaçtığımız” lafını duyarak bir İkinci Dünya Savaşı konsepti seçmişler. Bunda 2016 yılında çıkan Battlefield 1’in elde ettiği başarı da göz önünde bulundurulmalı. İlgili oyundan da birkaç bir şey alalım denmiş (süngü hücumu dahil) ama Battlefield’in o muazzam savaş atmosferi ne yazık ki yakalanamamış.

Gelelim asıl gazozluk yere. Oyun, neredeyse tamamen “Band of Brothers” kopyası. Ama Çin malı envai ürün gibi. Oyuncuya takım arkadaşlığını vurgulamak isteyen bir oyun konmak istenmiş, tüm hikaye bunun üzerine kurulu. Açılışta da kısa bir videoyla karakterler tanıtılıyor. Klişe olarak birer gözüpek asker, Yahudi asker, fotoğrafçılığa meraklı inek asker, sert astsubay vs. var. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için gırla gidiyor. E bu kadar silah kardeşliği dedik, biraz da buna işlev ekleyelim diye düşünmüş olsalar gerek, her askerin size bir yardımı dokunuyor. Kimileri sağlık paketi ve mühimmat verirken, kimileri de topçu desteği ve düşmanı görmenizi kolaylaştıracak vurgulama (highlight) işinizi yapıyor. Sırf şu sağlık paketi olayı kullanılsın diye can yenileme özelliğini yıllar sonra kaldırmışlar. Serinin ilk oyunu CoD 1’e geri dönmüş ortam. Ancak verilmek istenilen bu kardeşlik duygusu havada kalıyor. Karakterlerle o sıkı bağ kurulamıyor. Onlar sadece ihtiyacınız olunca “al sana mühimmat” diyen NPC’ler. Hepsi toptan ölse bile bir duygu hissetmesiniz.

Çakma Band of Brothers’ımız yetmiyor, biraz daha ajitasyon yapayım diyor. Ortam Schindler’in Listesi’ne dönüyor. Ama bir şeyler eksik. Olmuyor kardeşim, zorlama yani. Asıl sorun da bu zaten. Son yıllarda çıkan CoD’larda bir ruh eksikliği var. O da olmayınca hiçbir şey olmuyor. Kanımca CoD 2’nin kılı olamaz.
Oyun, yine çok kısa. Yaklaşık dört saatte bitiyor. Bu süre içinde çeşitli gizlilik, takip, sivil kurtarma, tank ve uçak kullanılan bölümler eklenmiş.

Hiç mi iyi bir şey yok diyenler için sinematikler diyeceğim. Sinematikler gerçekten çok kaliteli, bir film edasında. Keşke sinematiklere harcanan emek biraz da oyunun kendisine harcansaydı.

Sonuç olarak, gavur dilinde tam bir “cringy – cheesy” olan oyunu 6/10 ile uğurluyoruz. Neticede sonradan çıkmış olan Vanguard’dan daha iyi bir yapım.
Posted 12 September, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
10 people found this review helpful
22.4 hrs on record (22.3 hrs at review time)
Prag Yolcusu Kalmasın

Last Train Home, Birinci Dünya Savaşı yıllarında geçen ve Rus İç Savaşı sırasında Rus topraklarında kısılı kalan Lejyon adındaki Çekoslovak birliğini kontrol ettiğimiz GZS türündeki oyun.

Batıya Gitmek İçin Doğuya Gitmek

Milyonların öldüğü Birinci Dünya Savaşı bitmek üzere, Ruslara yardım amaçlı gönderilen Çekoslovak askerleri eve dönmek için can atmaktadır. Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz. Trenle yol alan birlik, Moskova’da Kızıllar tarafından pusuya düşürülür. Verilen kayıplara rağmen, çatışmadan sağ çıkan ekip kendini alakasız ve bir o kadar da zor bir durumda bulur. Rusya’da iç savaş patlak vermiş, Kızıllar ve Beyazlar birbirini yemektedir. Birliğe verilen görev gayet açıktır; etliye sütlüye karışmadan eve dönmek. Ancak bu, yazıldığı gibi kolay olmayacaktır. Batı istikameti Kızılların elindedir. Eve giden tek yol Trans-Sibirya tren yolunda doğuya, Vladivostok’a ulaşmak; buradan deniz yoluyla bir şekilde batıya dönmek. Yüzbaşının dediği gibi, batıya gitmek için doğuya gitmek. Macellan’ın doğuya gitmek için batıya gidişi gibi, birliğin önünde uzun ve çilekeş bir yol uzanmaktadır.

Oynanış ve Mekanikler

Oyun, gerçek zamanlı strateji olsa da oyunu iki kısma ayrılabiliriz. Bunlardan ilki, muharebe dışı oynanış diyebileceğimiz kaynak yönetimi. Bu kısımda trenle doğuya doğru devam ederken, askerlerinizi yol üzerindeki çeşitli noktalara malzeme toplamaya gönderiyorsunuz. Askerler için istihkak ve tren için kömür çok elzem. Yolculuk boyunca kömür ve yiyecek stoklarına dikkat etmek gerekiyor. Askerlerinizin açlık ve moralsizlikten kırılmasına veya trenin yakıtsızlık nedeniyle durmasını istemezsiniz.

Toplanılan kaynaklarla treni yükseltebilir, mühimmat üretebilir / satın alabilirsiniz. Kaynak yönetimi haricinde iş gücü bölümü de önem arz etmekte. İstediğiniz her askeri her pozisyonda kullanamıyorsunuz. Bu iş gücü bölümü, tren içi ve tren dışı olarak ikiye ayrılıyor. Askerleriniz trendeyken işçi, mühendis, doktor, aşçı gibi görevlere atanabiliyor. Trenin hareket etmesi için mühendis ve işçilere ihtiyaç var. Tren haricinde ise, gerek keşif gerekse operasyonlar için mangalar oluşturuyorsunuz. Askerler bu mangalarda piyade, izci, sıhhiye, bombacı, makineli gibi sınıflarda atanıyorlar. Her bir sınıfın kendine özgü özellikleri mevcut. Tabii söylemekte yarar, askerlerin çeşitli özelliklerine göre bu sınıflar / vasıflar açılıyor. Ayrıca askerlerinizin de bazı evveliyatları var. Bu özelliklere göre çeşitli olaylar gerçekleşiyor, keşif ve görevlerde olumlu veya olumsuz neticelere neden oluyorlar.

İkinci kısım ise, yukarıda yazdığım gibi çatışma kısmı. Bu kısmı Partisans 1941 oyunu gibi düşünebilirsiniz. Kurduğunuz mangayla göreve gidip bol bol Kızıl öldürüyorsunuz. Askerleri tamamen kaybetmemek ve mühimmat israfı yapmamak önemli bu kısımda. Ayrıca sonradan ele geçireceğiniz top arabasıyla gerekli durumlarda bombardıman yapabiliyorsunuz.

Artı ve Eksiler

* Oyunun teması güzel. Ana hikaye eve dönme üzerine kurulu.
Sibirya, açlık, soğuk, kaynak yönetimi vs. var. Malzemeler azaldıkça keşif yapmanız gerekecek ama treni durdurdukça düşman tarafında tespit edilme ihtimaliniz artıyor. Çeşitli Kızıl grupları tarafından saldırıya uğruyor; treniniz hasar alıyor, çok önemli olan gıda veya sarf malzemeleriniz yağmalanıyor. Zaman ve kaynak dengesini iyi ayarlamalı.

* Çatışma kısmı yeterli, yer yer zorlayıcı. Topçu ateşi ölümcül, çok dikkat edilmeli. Gizlilik kısmı ise biraz yüzeysel kalmış.

* Bölümler arasında oyuncular tarafından canlandırılmış kısa videolar var. Seyahatiniz ve dönemin Çekoslovak devleti ve tarihi hakkında bilgi vermekte.

* Kurgusal kısımlar olsa da Kızıl ve Beyazlar, mujikler, kilise, Romanovlar ile detaylar var.

* Seslendirmesi olmayan çok diyalog var. Keşke bu kısımlar da seslendirilseydi.

*Türkçe desteği yok.

Sonuç

Tarihî ve güzel bir GZS ve kaynak yönetimi oyunu. Geliştiriciler, bu hikayeyi oyunculara aktarmayı başarabilmiş. Neticede bu oyun olmasa kaç kişinin böyle bir olay hakkında bilgisi olabilirdi ki? Oynanış süresi gayet yeterli. Oynanışa bağlı olarak yaklaşık 20 saat sürüyor. Türü sevenlere öneriyorum.
Posted 11 September, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
25.6 hrs on record (24.1 hrs at review time)
Leh İşi Pokemonculuk

The Thaumaturge, 20. yüzyılda Rus işgali altındaki Polonya’da geçen, fantastik öğelerle dönemin siyasi – tarihi durumunu harmalayan, izometrik bakış açısı ile dedektiflik – macera temasını ve tur bazlı dövüşü içeren RYO türünde bir oyun. Çorba misali görünse de oyunu gayet iyi kotarmışlar.

Tema ve Hikaye

Leh karakterimiz Wiktor Szulski (karakterin dediği gibi V ile değil, W), salutor (selamlayıcı) adı verilen çeşitli kültürlerdeki folklorik mistik varlıklarla iletişime geçebilen, onları evcilleştirebilen bir thaumaturge’dür. Thaumarturgeler, bu özelliği kan yoluyla doğuştan edinirler ve küçüklüklerinden beri mistik bir dostla yaşarlar. Thamaturgelerin diğer en önemli materyali ise daima yanlarında taşıdığı bir büyü kitabıdır, bu kitapla salutor adı verilen varlıkları yönlendirebilir ve insanları manipüle edebilirler.

Açılış bölümünde karakterimiz memleketinde çok uzaklarda, ta Gürcistan’da (Rus hakimiyetinde) bitap bir şekilde bir şifacıyı aramaktadır. Daha sonradan anlarız ki bu şifacı, dönemin en önemli şahıslarından biri olan Rasputin’dir. Wiktor, Rasputin’in yardımıyla içinde bulunduğu zihinsel hezeyandan kurtulur ve aynı zamanda kasabada yaşanan bir vakayı da çözer. Kız kardeşinden aldığı bir mektupta babasının öldüğünü öğrenince Viyana’ya dönmeye karar verir ve oyunumuz asıl burada açılmaya başlar.

Wiktor, babasının ölümünün ardındaki sır perdesini çözmeye çalışırken birçok dost edinecek, yer yer başını derde sokacak. Çeşitli salutorlarla karşılacak, dönemin siyasi olaylarıyla da yüz yüze gelecektir.
Ayrıca yaptığınız seçimlere göre son değişiyor. Oyunda 12 farklı son mevcut. Bu da olumlu bir puan.

Thaumaturge Kişiliği ve Yetenek Ağacı

Yukarıda yazıldığı gibi, thaumaturgeler folklorik – mistik varlıklarla iletişime geçebiliyor. Ancak bu varlıklar gelişigüzel bulunmuyor. Yerleşim yerlerinde bulunan bazı insanların gizli bir kusuru (flaw) bulunmakta. Hristiyanlıktaki yedi büyük günahtan ilham alınarak tasarlanmış bu kusurlarından bazıları; gurur (Wiktor’un kusuru), bencillik, küstahlık, öfke, pervasızlık vs. Salutorlar da bu kusurlardan beslenmekte, insanlara musallat olmaktadırlar. Ancak bu kişileri ve dolayısıyla bu varlıkları sadece thaumaturgeler tespit edebilir. Bunun için karakterimiz olayların ardındaki sır perdesini indirmek amacıyla şehirde birtakım tahkikat yapacak, çeşitli ipuçları arayacaktır. İşte burada oyun dedektiflik kısmına yöneliyor. Ayrıca thaumaturge içgüdünüzü kullanarak etrafta çeşitli ipuçları, materyaller arayacaksınız. En önemlisi bulduğunu her bir öğe deneyim puanı kazandırıyor. Seviye atlamak için keşif çok önemli. Aynı şekilde bazı öğeleri ancak bazı özellikleriniz yeterince yüksekse okuyabiliyorsunuz. Bulduğunuz bazı materyaller ayrıca yan görevleri açıyor. Yan görevleri atlamayın derim, ana hikayeye ek olarak üç yeni salutor evcilleştirebiliyorsunuz. He bir de söylemeden edemeyeceğim, her evcilleştirmeden önce Rasputin’i ziyaret etmeniz gerekmekte. Aksi takdirde zihinsel bir çöküntü durumunda oluyorsunuz ve salutorunuz sözünüzü dinlememiş oluyor.

Wiktor’un yetenekleri boyut (dimension) adı verilen dört gruba ayrılmış. Bunlar; kalp (heart), zihin (mind), deed (eylem, fiil) ve word (söz, kelam). Bu yeteneklerde ilerlemeniz size dövüşlerde kullanabileceğiniz farklı özellikler ve saldırı stilleri veriyor. Ayrıca her bir salutor farklı bir dalda bulunuyor. Bu yüzden yetenek puanlarınızı eşit dağıtmanız önemli.

Dövüş

Dövüşler oyunun en basit ve sığ noktası maalesef. İlk başta karmaşık gelse de bir iki defadan sonradan alışıyorsunuz. Dövüşler tur bazlı ve çeşitli hafif – orta – ağır saldırıları kullanıyorsunuz. Dövüşlerde ayrıca evcilleştirdiğiniz varlıklar size yardımcı oluyorlar. Herbirinin farklı özellikleri bulunmakta ve ilerleyen bölümlerde düşmanların çeşitli kalkanları bulunmakta, bunları kırmak için varlıklarınızı kullanmanız gerekmekte. Yapımcılar böylece biraz değişiklik katmak isteseler de dövüşler ezbere oynanıyor, hatta bir yerden sonra sıkıyor. Hemen bitireyim veya deneyim puanı için yapayım diyorsunuz. Aynı şey salutorları evcilleştirmeniz için yaptığınız boss savaşlarında da geçerli, tek farklılık bunun iki üç dalga sürmesi. Boss savaşları biraz daha farklı olabilirdi.

Görseller – Sesler

Oyun görsellik olarak ortalama diyebiliriz. Seslendirmeler iyi olmuş ama sinematikler biraz daha iyi olabilirdi. Yüzler, tepkiler, diyaloglar oturmamış. Bir şeyler eksik.

Sonuç

The Thamauturge farklı türleri harmanlayan iyi bir oyun. Oyunda Rasputin, Rus Çarı II. Nikolay gibi tarihi figürleri görebilirsiniz. Aslında beğendiğim diğer bir nokta da bu. Adamlar ülkelerini, tarihlerini oyuna yedirmiş. Rus işgali altındaki Leh direnişini oyuna eklemişler, dönemle alakası olmayan oyunculara dahi bir şeyler katıyorlar kendileriyle ilgili. Ah bir de Türkçe desteği olsaydı keşke. Sonuç olarak sevdiğim, keyif aldığım bir oyun oldu. RYO olsun, dedektiflik olsun, biraz da fantastik şeyler olsun diyorsanız; hikaye odaklı, yer yer metin bazlı oyunları seviyorsanız yaklaşık 20 saat keyif alabileceğiniz bir oyun. İndirimde 9-10 dolar civarına düşünce alıp oynanabilir.
Posted 13 August, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
11.9 hrs on record (11.6 hrs at review time)
The ABC Murders, Agatha Christie'nin aynı isimli romanından uyarlanan point & click türündeki dedektiflik - macera oyunu. Oyunu Steam'in TL zamanında aldığım için çok cüzi bir miktar ödemiştim, zaten o yüzden de pek bir beklentiye girmeden oynadım.

Öncelikle oyunda altyazı ve ses sorunu mevcut. Oyunu sorunsuz oynamak için Windows'un dilini İngilizce ve bölgeyi ABD yapmanız gerekmekte. Aksi takdirde altyazılar görünmüyor. Karakterin Fransız aksanlı İngilizcesi ise neredeyse anlaşılmaz durumda. İki dakikada çıldırıp oyunu silmeyin sonra.

Oyun, kitabın aslına uygun olarak, meşhur dedektifimiz Hercule Poirot'nun (Eğkül Puağo), alfabetik bir şekilde (kurbanlarının adlarına göre) bir dizi cinayet işleyen bir seri katilin peşine düşmesini konu alıyor. Düşünce güzel ama pratikte ne yazık ki hiç olmamış. Neden mi, kısaca:

* Oyun bir point & click oyunu, ancak karakter yönlerdirdiğiniz, gitmesini istediğiniz yere gitmiyor. Takılmalar, saçma sapan hareketler oluyor. Aynı şekilde ipucu ararken tıkladığınız yer değil de başka bir öğe, cisim etkileşime giriyor.

* Çizimler yer yer iyi kotarılmış. Ancak karakter yüzleri hiç olmamış. Özellikle kanun üçlemesi diyebileceğimiz Poirot, Hastings ve Japp'in yüzleri neredeyse tıpatıp aynı. Diğer bir husus ise diyalog esnasında ağız hareketi hiç yok veya çok acemice bir animasyon eklemişler.

* Oyunun en önemli ve en sınıfta kalan özelliği ise neredeyse bir dedektiflik oyunu olamaması. Neredeyse hiçbir yerde beyninizi çalıştırmanız, bir beyin fırtınası yapmanız gerekmiyor. Oyun, kör göze parmak misali size her şey veriyor. Hiçbir çıkarım yapma yok. Yani basitlik açısından ergenlere, genç oyunculara özel mi yapılmış, anlamadım. Bulmacalar ise hiç merak uyandırıcı değil. Birkaç bulmacayı mantığını anlamadan çözüp geçtim.

* Diyalogların veya seçimlerin oyunun gidişatına hiçbir etkisi yok. Profilleme ve mülakatlar çok sığ.

* Müzik konusunda sınıfta kalınmış. Bir adet "dım dırım dırım" melodisi haricinde müzik yok. Halbuki bu bir suç, gizem, dedektiflik oyunu. Atmosfere uygun, gerilimi yansıtan veya bulmacalar için daha gizemli müzikler eklenebilirdi.

* B1 seviyesinde Fransızcam var. Ancak bu Fransız aksanlı İngilizce çok kötü be abi. Kulak tırmalıyor. Tamam, karakter Belçikalı, biliyoruz. Ancak ekrandaki cisimlere tıkladığınızda karakterin aynı şeyleri tekrarlaması insanı bezdiriyor. "Yav tamam, tamam" diyerek karakteri susturmaya çalışmam çok oldu.

Sonuç olarak, The ABC Murders çok sığ ve vasat bir oyun. Şöyle 6-7 saat bir zaman öldüreyim derseniz denenebilir. Poirot sevenler %90 indirimle 1,5 dolara düşünce deneyebilir.
Posted 11 August, 2024. Last edited 12 August, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
27.7 hrs on record
Alfred Mezarında Ters Döndü

Total War serisine geri döndüğüm şu günlerde bir şu Thrones of Britannia’yı oynayayım, başarım kasayım dediğim dönemdeyim. E haliyle bir de inceleme yazayım bari.

Thrones of Britannia, namı diğer Total War serinin en zayıf halkası. Öyle ki çoğu kişiye sorsak belki hatırlamaz, öyle bir şey mi vardı der. Daha çıkışından “epic fail” olan bir oyun bu. Öyle ki oynayanı yok. Herhangi bir toplulukla oyunu bitirince direkt nadir başarım kazanıyorsunuz.

Arkaplan

Biraz da oyuna ve çıkış aşamasına bakalım. Seride Britanya’ya özel bir sefer ilk olarak Medieval Total War için Viking Invansion adıyla çıkmıştı. Daha sonra ise Medieval 2 için ayrıca bir Britanya seferi çıkarılmıştı. Biraz ilerleyelim, 2018 yılındayız. Tarihsel oyunlardan sonuncusu olan Attila’dan sonra CA, farklı bir kulvara evrildi, fantezi işine girişti ve peş peşe iki tane Warhammer oyunu çıkardı. Oyuncular ise serinin özüne dönmesini istiyordu. Aynı yıllarda Vikings dizisi hala yayındaydı. CA ise büyük ve kapsamlı bir oyun çıkarmak yerine; Saga olarak adlandırdığı, resmen “lite version” küçük, basit ve oyunumsu DLC’sini çıkardı. Oyun her şeyiyle Attila’nın üzerine biraz Britanya temasının cilalanmasıyla oluşturulmuş. Her ne kadar farklı dönemlere ait olsa da Medieval 2’nin Britanyası bu oyunun getir götürünü yapar.

Oyunumuz, M.S. 874 yılında, Britanya Adalarında geçiyor ve Britanya tacı için mücadele ediyoruz. Oyunda beş farklı gruba ayrılmış on seçilebilir topluluk var:
İngiliz Krallıkları: Mierce, Batı Seaxe
İskoç Krallıkları: Circenn, Mide
Gal Krallıkları: Strat Clut, Gwined
Büyük Viking Ordusu: Doğu Engle, Northymbre
Viking Deniz Kralları: Sudreyar, Dyflin

Ragnar’ın torunları olarak yağmaya devam edebilir, adada kalıcı olabilirsiniz veya Büyük Alfred ile barbarları def edip büyük İngiliz kralı olabilirsiniz.

Yenilikler, Yapılan Değişiklikler ve Olumsuzluklar

* İlgili toplulukların size çeşitli özellik ve avantajlar veren nam, kahramanlık veya denge gibi farklı dinamikleri mevcut.
* Soyluları vali olarak atamanın haricinde, onlara artık toprak verebiliyorsanız. Asi ve sadakati düşük soyluları bu şekilde kontrol altına almaya çalışıyorsunuz.
* Asker alımı tamamen değiştirilmiş. Paranız olsa da artık kafanıza göre asker yetiştiremiyorsunuz. Yetiştirmelerde paranın yanında gıda faktörü önemli, her bir birim gıda tüketiyor. Asker alımı için bir yerleşim yerinde olmanız gerekiyor. Birimler yetiştirilince azami sayıda oluşmuyor, turdan tura toplanıyor. Ayrıca her bir birim için çeşitli limitler var, büyük ordu kurmanızı zorlaştırıyor.
* Birim çeşitliliği ve farklılığı çok az. Oyun birkaç temel birim üzerine kurulu, bunlar neredeyse her bir topluluk için aynı.
* Ordular için pusu ve cebri yürüyüş vaziyeti kaldırılmış. Ormanlık alanların bolca bulunduğu Britanya için pusu savaşının olmaması çok büyük bir eksiklik.
* Paralı asker alımı kaldırılmış.
* Eyalet başkenti haricindeki diğer yerleşimlerde (köylerde) garnizon bulunmuyor. Tek bir generalle koca ülke fethedilebilir. Aynı şekilde düşmanın arkanıza sarkmasına asla izin vermemeniz gerekiyor. Yakalamak zor olacak, yerleşim yerleriniz işgal veya talan edilecek.
* Bir yerleşim yeri fethedilince ordunun hareket puanı sıfıra düşüyor.
* Diplomatik ilişkilerde ticaret anlaşması yapılması kaldırılmış. Ticaretler diğer topluluklarla otomatik olarak gerçekleşmekte. Onun haricinde dostluk bildirgesi denilen bir nane eklenmiş. Diğer topluluklara ilgili toplulukla dost olduğunuzu bildiriyorsunuz. Müttefiklik öncesi ısınma turu diyebiliriz.
* Teknoloji ağacı pek işlevsel değil, turlar uzun. Bir teknolojiyi araştırmak için istenilen hedefi (ilgili sayıda askere alım veya bina inşası) gerçekleştirmeniz gerekli.
* Ajan sistemi tamamen kaldırılmış. Artık casus, suikastçı, din adamı vs. yetiştirilemiyor. Oyunu iyice basitleştirmiş, bazen hayati öneme sahip hamleleri yok etmiş.
* Kaldırılan ajan sistemi yerine generaller için RPG sistemi uygulanmaya çalışılmış. Seviye atlayan generallere levazım subayı, şampiyon, ozan gibi çeşitli maiyetler atanabiliyor.
* Dinin çok önemli olduğu bir dönem için din - inanç sistemi yok. Hristiyan – Pagan ayrımı çok net ve keskin olmalı, dini dönüşüm yapılabilmeliydi.
* Viking akınları, Attila’daki Hunlar gibi daha zor ve sık olabilirdi. Aynı şekilde İskandinavya’nın bir kısmı oyuna eklenebilirdi, ki biz de karşı atak yapıp oraya gidebilelim.
* Donanma özelliği kaldırılmış, ordular denizde yol alabiliyor.
* Oyunda resmen uğraşılacak bir başarım yok. Herhangi bir toplulukla oyunu bir şekilde bitirince nadir başarımlar peş peşe geliyor. Aynı başarım farklı topluluklar için tekrarlanmış. Hatta başarım çizimleri bile aynı, sadece renkleri farklı.

Sonuç

Serinin en kötü ve sığ oyunu. Oyundan o kadar özellik yenilik adı altında çıkarılmış ki oyun kırkılmış koyuna dönmüş. Vikings dizisini izlediyseniz ve/veya ilgili döneme ilginiz varsa oynanabilir. Bir veya iki kez oynadıktan yüzüne bakacağınıza inanmıyorum. Total War hayranları Medieval 2, Empire, Shogun 2, Rome 2 ve Attila’da saatlerini harcayabilir. İyi oyunlar.
Posted 7 August, 2024. Last edited 7 August, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 ... 8 >
Showing 1-10 of 77 entries