Recent reviews by Miuara

Kendinizi bir adada buluyorsunuz. İnsanlığa dair neredeyse hiçbir iz yok, yalnızca saf ve dokunulmamış bir doğa. Dalgaların sahile vurduğu sesteki o yalnızlık hissi... Burası neresi? Eve nasıl döneceksiniz? Ve en önemlisi, çocuğunuz nerede?

Adanın Asıl gerçekliğiyle yüzleştiğinde insanlığını kaybettiğini hissediyorsun.Etrafta kan izleri, kesilmiş uzuvlar, çürümeye yüz tutmuş cesetler ve adanın ilkel yerlileri. Hayatta kalabilmek için tüm bu dehşetle yüzleşmeniz gerekiyor. Başıboş ve sizin bildiğiniz dünyadan tamamen farklı bir yaşam süren bu ilkel yaratıkların veya yaşam türlerinin arasındasın. Şu an bulunduğun yerin tanrısı olduğunu hissediyorsun.Bu aşırı ilkel hayatı yaşayan yamyamlar için büyük bir tehdit, bir ölüm sembolüsün. Onların gözlerinin önünde içlerinden birini öldürüyorsun. Kendin olmaktan çıktın! Tüm bu olanlardan önce gerçekte sen böyle miydin? Peki ya şuan ben kendimi onlardan mı koruyorum? yoksa, onlar mı kendilerini benden koruyorlar?

Oyunun Hikayesi Kısaca; Uçakla çocuğunuzla birlikte seyahat ederken büyük bir kaza geçiriyorsunuz. Gözlerinizi hafif yaralı bir şekilde açıyorsunuz ve etraf bulanık. O anda bir yerlinin çocuğunuzu kaçırdığını görüyorsunuz. Uçağın kopmuş bir bölümünde yalnız başınıza kalıyorsunuz. Çocuğunuzu bulmak için arayışa çıkıyorsunuz. Hayatta kalabilmek için uçağın enkazından bulduğunuz bir balta, biraz yiyecek, su ve birkaç ilaçla kendinizi savunuyorsunuz.

Destiny 2'ye başlamadan önce Destiny'nin hikayesini bilmeniz gerektiğini düşündüm.


Tam olarak ne olduğu bilinmeyen Traveler (Gezgin) adının verildiği bir küre buluyor insanoğlu ve Traveler'ın paylaştığı bilgiler sayesinde insanlığın Golden Age'i (Altın Çağ) başlıyor. Bu dönemde birçok gezegen kolonileştiriliyor. Fakat Traveler'ın Darkness adında kadim bir düşmanı olduğunu öğreniyoruz ve bu düşman saldırarak insanların Dünya'ya kadar geri çekilmesine sebep oluyor. Bu döneme Collapse (Çöküş) deniyor ve bu dönem içerisinde insan sayısı azalmaya başlıyor. Bunun üzerine Traveler kendini feda ederek insanlığı kurtarıyor ve Dünya üzerinde bir yörüngeye oturuyor. İnsanlık da Traveler'ın bulunduğu yerin etrafına duvar örerek Last City (Son Şehir) dedikleri yeni bir şehir yapıyor ve oraya yerleşiliyor. Ancak Dünya'nın arda kalan kısmı Fallen'ın hakimiyeti altına geçiyor. Traveler'dan aldıkları özel güçlerle Altın Çağ döneminde güneş sistemini keşfetmesi için görevlendirilmiş Guardians (Koruyucular) Çöküş döneminden sonra insanlığın son şehrini güvende tutmakla sorumlu kişiler haline geliyor. Bunun için de Traveler'ın teknolojisine sahip bir çeşit yardımcı yapay zeka olan Ghost'lar, eski zamanlardan kalma Koruyucuları bulup, canlandırmakla görevlidir. Bizim maceramız da bir Ghost tarafından uyandırılarak başlıyor.

Dünya'da Old Russia bugünkü Kazakistan'ın olduğu yerlerde yaptığımız görevlerde, Rasputin adında Dünya'yı Darkness'dan koruması için yapılmış bir yapay zeka sisteminin hala çalışıyor olduğunu öğreniyoruz. Bu sistemi bulduğumuzda Ay'da tam olarak belirlenemiyen bir faaliyet olduğu anlaşılıyor. Bunun üzerine Ay'a gidiyoruz ve oraya vardığımızda daha önce de bir Koruyucunun geldiğini öğreniyoruz; ancak kendisini ölü olarak buluyoruz. Bunun üzerine kayıp olan Ghost'unu bulduğumuzda ise Hive'ların bir ordu hazırladığını ve Dünya'yı istila etmek istediklerini ayrıca da Hive'ların aslında yüzyıllar önce Darkness tarafından gönderildiğini ve tanrı olarak gördükleri Darkness'ın gelmesini beklediklerini öğreniyoruz. Akabinde geçmişte çok fazla Koruyucunun ölümüne sebep olan Sword of Crota adında Traveler'ın tüm gücünü kesecek karanlık bir silahı durduruyoruz. Hive'ların bu planı üzerine bir Hive kalesini bulmak için çıktığımız bir görevde, kim olduğunu bilmediğimiz biri bizimle irtibata geçiyor ve asıl düşmanın başka bir yerde olduğunu, Hive'larla yüzleşip bunu öğrenebileceğimizi ve eğer hayatta kalırsak da kendisini bulmamızı istiyor. Ghost ise konuşan kişinin sinyalinin Venüs'den geldiğini öğreniyor. Edindiğimiz yeni bilgide ise bizimle konuşan arkadaşın doğruyu söylediğini fark ediyoruz ve Venüs'ün yolunu tutuyoruz.

Elimizdeki koordinatlar doğrultusunda bu kişinin yanına giderken farklı bir tür ile çatışma yaşıyoruz. Ardından bizimle irtibata geçen kişi geliyor. Exo ırkından bir kadın, (Exo Stranger) ancak pek zamanı olmadığı için bize hızlandırılmış bir Vex dersi veriyor. Vex'lerin çok tehlikeli ve karşılarındaki her şeyi küçümseyen bir makine ırk olduğundan bahsediyor. Büyük bir network yapısı ile birbirlerine bağlılar. Onların yok edilmesi için de efsanelerde sözü geçen bir yere gitmemizi istiyor, yani Vex'lerin doğduğu yer olan Black Garden (Karanlık Bahçe). Yok ettiğimiz takdirde de Traveler'ın tekrardan iyileşmeye başlayacağını söylüyor; ancak orayı nasıl bulacağımı söylemiyor. Bunun üzerine Ghost, Black Garden'ı bulmak için The Awoken'ı görmemiz gerektiğini söylüyor. Exo Stranger ise bizimle konuşurken bir de başka kişi ile irtibat halinde olduğunu görüyoruz. O konuştuğu kişinin tehlikede olduğunu öğrenince yanımızdan apar topar gidiyor kendileri, biz de Reef'in yolunu tutuyoruz.

Reef denilen mekanın Çöküş dönemi esnasında tüm ırkların koloni gemilerini kullanarak Dünya'dan kaçması fakat başarılı olamamalarından ötürü ortaya çıktığını öğreniyoruz, öyle ki mekan tamamen gemi mezarlığı olmuş durumda; ancak kimsenin nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde Awoken ırkından birileri hayatta kalmayı başarmış ve The Queen (Kraliçe) doğmuş. Oraya vardığımızda bizi Queen'in pek yardım sever olmayan kardeşi karşılıyor daha sonra da ilginç bir şekilde iki tane Fallen'ı evcilleştirmeyi başarmış Queen geliyor. Black Garden'a gidip Darkness'ın kalbi olduğunu düşündüğümüz şeyi öldürmeyi planladığımızı söylüyoruz. Onlar da eğer Vex Gate Lord'un başını getirdiğimiz takdirde Black Garden'a girme konusunda yardım edeceklerini söylüyorlar. Venüs'deki görevlerimizden birinde Vex'lerin büyük bir network ağına sahip olduklarını ve bu ağa sızıldığı takdirde Vex Gate Lord'u bulabileceğimizi öğreniyoruz. Bunun yanı sıra Cryptarch'ın bize bahsetmiş olduğu ve çok önemli bilgilerin yer aldığı bir arşivi Fallen'lardan kurtarma görevi veriliyor, bu yüzden de Fallen'lara liderlik eden Draksis adında bir düşmanı indiriyoruz. Bu görevler esnasında Vex'lerin tüm gezegenlere yayılma potansiyeli olduğunu da öğreniyoruz. Hali ile Black Garden için verilen göreve dönüp, Vex'lerin network ağına sızıyor ve Vex Gate Lord'un yerini tespit ediyoruz. Onu öldürdükten sonra da Queen'in sözünü tutması için tekrar Reef'e gidiyoruz. Ancak erkek kardeş yardım etme konusunda pek istekli olmamasına rağmen Queen'in söylemi üzerine Black Garden'a girmek için gerekli olan Vax Gate Lord'un gözünü çıkartıp bize veriyor; fakat göz çıkarıldıktan sonra enerjisi bitip sönüyor. Bu artık erkek kardeşin bize yardım etmemek için bilerek yaptığı bir şey mi bilemiyorum, kendisi "tüm çaba boşa gitti" diyerek bir nevi dalga geçiyor ama Queen yinede Black Garden'ın koordinatlarını vermesini istiyor ve hem gözü hem de koordinatları alarak oradan ayrılmaya hazırlanırken, Queen, "bu yardımım karşılığında ihtiyacım olduğunda sizi arayacağım" diyor erkek kardeş ise bunu biraz daha kaba söyleyerek onlara borçlu olduğumuzu belirtiyor.

Aldığımız koordinatlar doğrultusunda Mars'ın yolunu tutuyoruz. Ghost, Cabal'ların savaş üslerinden birinde Vex kulesi olduğunu ve ona bağlanırsak gözü şarj edebileceğimizi belirtiyor ve bunun üzerine oraya doğru yönelerek, gözü şarj ediyor ve tekrar çalışır hale getiriyoruz. Black Garden'a gitmeden önce ise Vex'lerle Cabal'ların savaştığı bir yer tespit ediyoruz ve ne olduğunu öğrenmek için gittiğimizde Vex'lerin evlerine geri döndüğünü ve bir şey tarafından Black Garden'a geri çağrıldığı bilgisini elde ediyoruz. Black Garden'a vardığımızda Vex'lere hayat veren, havada öylece duran garip bir canlı ile karşılaşıyoruz. Vex'leri ise onun huzurunda eğilmiş bir vaziyette görüyoruz; ancak biz mekana girince tüm Vex'ler bize saldırmaya başlıyor. Black Garden'ın kalbi denilen şeyi yendiğimizde Light, Traveler'a tekrar geri dönüyor. Ancak tüm bu düşmanlar Fallen, Hive, Cabal, Vex hepsi Darkness'ın kontrol ettiği türler ve Exo Stranger'ın bize söylediğine göre dışarıda çok daha fazlası var ve her geçen vakit biraz daha yaklaşıyorlar.

Eğer oyunun videoları vs. size eğlenceli geliyorsa ; Apex legens, Fortinte, Cod : Warzone tarzı hızlı oynanışa sahip oyunları seviyorsanız, ya da Battlefield serisinin diğer oyunlarını seviyorsanız gelin ben hayatı fps oyunları ile geçmiş biri olarak size artılarını ve eksilerini anlatayım. Onun bunun ne dediğini dinlemeden, Steam inceleme ortalamasını takmadan kafanızda değerlendirip kararınızı kendiniz verin.
ARTILAR
-Dediğim gibi oyun hızlı bir oynanışa sahip, sürekli bir aksiyonun içindesiniz, özellikle 64-64 conquest modu
böyle bir açlığınız varsa tadını damağınızda bırakacak cinsten
-Oyun adından da anlaşılabileceği gibi gelecekte geçiyor. Bf3' ten beri modern silahlarla oyun oynayamamıştık. Hele ki ne kadar online ında saatlerimi geçirdiğim bir oyun olsa da Bf1 in silahlarıyla oynamak zevksizdi.Bu oyun çitayı biraz daha yükseltmiş : geleceğin teknolojisini barındıran araçlar, karakter özellikleri, çatışmanın ortasında silah eklentilerini değiştirebilmek gibi yenilikler de getirmiş
-Harita tasarımları harika. Her köşesinde farklı aksiyonlar yaşayabileceğiniz, birbirini tekrar etmeyen devasa haritalar mevcut. Örneğin Bf1 conquest modunda bir objective den diğerine gitmek koşarak saniyelerinizi alabiliyor, bu her ne kadar bu oyunu oynayana kadar farketmesem de sığ hissettiriyor. Çünkü bu oyunda bir mapte konteyner lerin olduğu bir alan var, orası kendi başına bir harita gibi, ama aslında haritanın 5'te biri. Ölüp başka bir objective de doğduğunuzda sanki farklı bir haritada oynuyormuş gibi hissediyorsunuz çünkü her objective in kendine has bi olayı var. Bütüne baktığınız zaman birbirinden kopuk da değiller bir harmoni içindeler. Sniper alıp yükseğe çıkıp adam vurmak istediğinzde gitmeniz gereken yer belli, güzel bir makineli alıp adamların içine dalıp vurkaç yapmak istediğinizde gitmeniz gereken yer belli. Açıkçası beni asıl cezbeden nokta bu oldu çünkü bu conquest modundaki tüm haritalar için geçerli. Üstelik temaları da çok hoş. Örneğin bir harita Antartika' da karların ve buzların arasında çatışmanızı isteken bir harita Katar' çölde yüksek binaaların arasında bir harita Singapur'da bir gemi limanında çatışmanızı istiyor. Bu başlığı öve öve bitiremeyeceğim o yüzden diğerine geçelim
-Portal isminde bir mod var ve Bf2042 nin içinde istediğiniz Bf oyununu resmi olarak oynayabiliyorsunuz. Hiç oynamadım oynamayı da düşünmüyorum açıkçası ancak diğer Bf oyunlarına sahip değilseniz bir bakabilirsiniz. Bf2042 de Bf3 oynamanın eğlenceli olduğunu duymuştum
-Grafikler harika. Yeni bir oyun olduğu için normal zaten
-Fiyat çok uygun. İndirimde 180 liraya bile alabiliyorsunuz sık sık indirime de giriyor zaten. Rakibi olan Cod: MW3 2000 liraya çıkacak bu paraya bu oyunun tek alternatifi Battlebit :D

EKSİLER
-Ufak buglar oluyor bir kere maç bittikten sonra siyah ekranda kaldı oyunu kapatıp açmak zorunda kaldım, bir de oyun başlarken uçaktan atlayacağınız anda arada bug oluyor ileri geri ışınlanıyorsunuz sonra uçaktan atlıyorsunuz bunlar da çok kafaya takılcak şeyler değil
-Crossplay açmadığınızda oyuncu bulması çok uzun sürüyor, açtığınızda da normalde rahatlıkla alacağınız Playstation ve Xbox oyuncuları aimsupport sayesinde sizi vurabiliyor. Bunun sebebi de bence oyunun erken çıkması, ilk çıktığında gerçekten rezalet durumdaydı bu da oyunun imajını olumsuz etkiledi. Şuan çok fazla oynanmıyor.
-Her ne kadar Bf1 hikaye modunu farklı zorluklarda onlarca kez bitirmiş olsam da normalde hikaye oyunu sevmediğim için benim için problem değil ancak oyunda bir hikaye modu mevcut değil
Evet benim aktarmak istediklerim bu kadardı bunları değerlendirerek alıp almayacağınıza kendiniz karar verebilirsiniz zira herkesin oynaması gereken bir oyun değil ancak almak istediğinizi farkettiyseniz ama çevreniz almamanız gerektiğini söylediği için almazsanız çok şey kaybedeceksiniz.

Yeni oyun motoru ve güncellemeyle önceden çalışan her şeyi berbat ettiğiniz için teşekkürler! Bu bir PvP oyunu, singleplayer oyun değil. Kimsenin umurunda değil daha iyi grafikler, her şeyden önce bu oyunun stabil bir şekilde akıcı çalışmaya ihtiyacı var. Çünkü çatışma esnasında yarım saniyelik bir gecikme bile ölümünüze sebep. Ve yeni oyun motoru sağolsun, en düşük ayarlarda bile kasılmalara yol açıyor. Oyunun bu hatası yüzünden defalarca avantaj kaybedip ölmek, oyundan alınan zevki mahvediyor. Neden yeni oyun motoruna ihtiyaç duydunuz anlamıyorum? Haritalar eski haliyle zaten yeterince büyük ve çeşitliydi. Kimsenin daha çok ağaç ve kaya görmeye ihtiyacı var mıydı gerçekten? Yeni oyun motoru, oyuna daha fazla ağaç ve kaya eklemekten başka ne işe yaradı? Hala bir sürü oyun modu eksik ve eskiden olan PvE harita artık yok. Öyleyse bu oyun motoru neden var? Oyunu seven insanların, oyundan tiksinmesini sağlamak için mi? İşe yaramayan yeni oyun motorunuzu alıp singleplayer bir oyunda test edin! O oyun, kesinlikle bu oyun değil Crytek!

"Askeri hareketler, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. "

-Mustafa Kemal Atatürk

Hikaye olarak iyi, oyuncuyu sıkmıyor. Bu oyunun yaptığı en güzel şey aşırı gerçekçi atmosfer eşliğinde hızlı bir oynanış sunması, işte bundan dolayı çok seviyorum şu oyunu. Ayrıca harika bir online deneyim sunuyor kesinlikle tavsiye ediyorum.

Değineceğim noktalar:
+Mükemmel atmosfer
+Akıcı oynanış
+Harika grafikler
+Mükemmel vuruş hissiyatı
+İyi hikaye
+Kusursuz optimizasyon
+Mükemmel online deneyim

Ey saçları “alagorsan” kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!

Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ?

Sen Şişli’de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz

Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık .

Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!

Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;

Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla

Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!

Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!

Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.

Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,

Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.

Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...

Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!

Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:

Ben cephede şehid olurken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan

Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen

Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!

Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...

Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.

Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.

Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.

Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,

Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehid canımız

Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..

Gerçi salonlarda senin “yıldız”dı adın,
Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!

Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.

Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..

1926

Hüseyin Nihal Atsız

BU ♥♥♥♥♥♥ ÇOCUKLARI HESAP OLUŞTURMA KISMINDA TÜRKİYE KOYMAMIŞLAR BUNLARIN ANASINI SOYUNU 7 CEDDİNİ TÜRKLER Mİ SİKİYOR ÇÖZEMEDİM DÜNYANIN EN ESKİ IRKI 1 TÜRKLER 2 ÇİNLİLER SONRA VS VS BE AQ LARIMI ORAYA YÜNANI KOYMUŞSUNUZ BULGARI KOYMUŞSUNUZ BİZİM SİKİŞİP ÜREYEN IRKIMIZDAN TÜREME IRKLARI KOYUP TÜRKİYEYİ KOYMAMAK NE AQ EVLATLARI.../

Battle Royale oyunları arasında en eğlenceli ve zeka gerektiren oyun olabilir. Gayet hoş grafiklere, son derece akıcı mekaniklere ve kolay bir kontrol şemasına sahip. Oyunun, çok hızlı ve aksiyon dolu bir atmosferi var. İnanılmaz karakterler, silahlar ve birçok şeyin olmasına dayanarak yapımcılar bir de muazzam skinler yapmışlar. Oynarken sizi adeta gaza getiriyor. Benim en sevdiğim olayı da oynanış tarzınıza göre karakterler ve özellikleridir ama en çok eğlenecek oyuncular Team Fight sevenler olacaktır. Oyunun içinden aktarabildiklerim bu kadar. İyi oyunlar dilerim...

"Remember, God is watching."
- joseph seed

Farcry 5.. oyuncuların bir kısmını illallah ettiren, bir kısmını ise deli gibi hayranı yapan o oyun. aslında bıkma meselesi oyuncuyla alakalı. fc5'den önce yalnızca farcry 3'ü oynamış birisi olarak beni asla sıkmadı. ancak serinin diğer oyunlarını oynadıysanız oynanışta pek bir yenilik yok, 'e bu önceki oyunun aynısıı' diyebilirsiniz. lakin farcry 5, son zamanda oynadığım oyunlar arasında en sağlam hikayeye sahip oyunlardan birisi oldu. din ile manipüle edilen halk ve onları yöneten bir aileyi konu alıyor oyunumuz.

araç ve silah çeşitliliği çok fazla. bot, kamyon, araba, traktör, helikopter, uçak vs.. bir sürü kullanılabilir şey vardı oyunda. özellikle helikopter kullanmak çok faydalıydı ve eğlenceliydi. kolaydı da. ancak oyunlarda uçak kullanmaya bayılan birisi olarak uçak mekaniklerini hiç sevmedim.

görevlerin çeşitliliği çok fazla. görevler çok fazla sayıda olmasına rağmen oldukça çeşitliydi. zaten çoğunluğu eğlence odaklı olan görevleri yaparken bir an olsun sıkılmıyorsunuz. witchervari her an her yerden bir yan görev çıkabiliyor :D

müzikler. müzikler hakikaten başarılıydı. kendimi oyunla çok güzel bağdaştırdım müziklerin mekanlarla uyumu sayesinde. özellikle 'only you' sahnesi anlatılmaz, yaşanır.

oyunun açık dünyası gerçekten 'devasa'. şu ana kadar gördüğüm en büyük haritalardan birisi olabilir. ve içi diğer oyunlardaki gibi boş değil, her bir adımınızda yeni şeylerle karşılaşabiliyorsunuz.

co-op seçeneğinin olması muhteşem bir özellik. oynama süremin hepsini arkadaşım ile oynadım ve bu, oynanışı gerçekten çok ama çok keyifli kıldı. size de tavsiyem imkanınız varsa baştan sonra 2 kişi olarak oynamanız. onun dışında tek kişi oynayanlar içinse oyunda yardımcılarımız mevcut. ister panter, ister ayı, ister rpg kullanan bir manyakla beraber yol kat edebiliyosunuz. bunlar basit ama keyifli detaylar.


farcry 5,serinin hayranları için güzel, farcry serisine yeni başlayacaklar için mükemmel bir adım. önceki oyunların hepsini oynamış olsanız bile size önerebileceğim bir yapım. gerek hikayesi gerek mekanikleri gerekse keyifli kombatı sayesinde indirimli halini kaçırmamanızı öneririm.

incelememe bu müthiş şarkı ile veda etmek istiyorum, oynayınca anlayacaksınız :)