Steam 설치
로그인
|
언어
简体中文(중국어 간체)
繁體中文(중국어 번체)
日本語(일본어)
ไทย(태국어)
Български(불가리아어)
Čeština(체코어)
Dansk(덴마크어)
Deutsch(독일어)
English(영어)
Español - España(스페인어 - 스페인)
Español - Latinoamérica(스페인어 - 중남미)
Ελληνικά(그리스어)
Français(프랑스어)
Italiano(이탈리아어)
Bahasa Indonesia(인도네시아어)
Magyar(헝가리어)
Nederlands(네덜란드어)
Norsk(노르웨이어)
Polski(폴란드어)
Português(포르투갈어 - 포르투갈)
Português - Brasil(포르투갈어 - 브라질)
Română(루마니아어)
Русский(러시아어)
Suomi(핀란드어)
Svenska(스웨덴어)
Türkçe(튀르키예어)
Tiếng Việt(베트남어)
Українська(우크라이나어)
번역 관련 문제 보고
BANA ÖNDEN GİRESUN arkadan ALmıyorum
Bu yüzden fahişelik yapan kadınlar babası belirsiz olan bu çocukları doğurmak zorunda kalırmış. Gün geçmiş bu çocukların sayısı iyice çoğalmış. Fahişelik yapan kadınların doğurduğu babası belirsiz bu çocukların sayısının günden güne çoğalması padişahın canını iyice sıkmış. Bu duruma bir çözüm bulmak istemiş. Bu çocukları yurtlara yerleştirip onlara barınak sağlamış ve eğitim vermiş. Yetişkin çağına erişen fahişe çocuklarını ise tek bir şehirde toplamış padişah. O şehre de Ankara ismini vermiş.
Akciğer: Ben vücudun oksijen ihtiyacını karşılarım.
Böbrek: Ben vücuttaki zararlı maddeleri süzerek idrar yoluyla atarım.
Karaciğer: Ben vücuttaki toksik maddeleri vücuttan arındırırım.
Beyin: Kilolu kadınlar neden yaratıldı?