34
ΠΡΟΪΟΝΤΑ
ΜΕ ΚΡΙΤΙΚΗ
0
ΠΡΟΪΟΝΤΑ
ΣΤΟΝ ΛΟΓΑΡΙΑΣΜΟ

Πρόσφατες κριτικές από τον Chucky Doo

< 1  2  3  >
Εμφάνιση 31-34 από 34 καταχωρίσεις
10 άτομα βρήκαν αυτήν την κριτική χρήσιμη
1 άτομο βρήκε αυτήν την κριτική αστεία
20.3 ώρες συνολικά (16.7 ώρες όταν γράφτηκε)
Bu oyun hakkında söylenebilecekler her ne kadar sınırsız olsa da ben mümkün olduğu kadar kısa kesmeye çalışacağım. Herkes gibi ben de işe oyunun hikayesi şöyle iyi böyle mükemmel demek yerine başka bir açıdan yaklaşmaya çalışacağım. Büyük ihtimal belli bir dönemin efsanesi haline gelmiş hatta ve hatta hakkında uzun bir süre konuşturmuş olan Butterfly Effect (Kelebek Etkisi) filmini hepimiz hatırlıyoruzdur. Şimdi o filmi kabaca bir inceleyerek küçük bir kıyaslamanın peşine düşeceğiz. Ana karakterimiz olan Evan kendi halinde geleceği parlak bir üniversite öğrencisi olup popülerlikten bayağı uzak bir hayat yaşamaktadır. Büyük ihtimal sahip olduğu en kötü alışkanlığı da küçük yaştan beri tutmaktan hiç vazgeçmediği günlükleridir. Tabii ki bu sıradan yaşantı günlüklerinden birini eline alıp okumaya başlamasıyla değişecektir. Nasıl mı? Dostumuz nasıl bir zemzem suyu ile abdest aldıysa günlükleri aracılığı ile zaman yolculuk benzeri bir şeyler yapabilmektedir. İlk başta basit işler için kullanılan bu güç geçmişte yapmış olduğu yanlış tercihleri düzeltmek için kullanıldıkça işlerin rengi yavaş yavaş değişmeye başlar. Hatta bu değişikliğin ucu kolunu ve bacağını kaybettiği bir zaman diliminde başarısız intihar denemelerine kadar gidecektir. Tabii ki zamanda bir oraya bir buraya gidebilen dostumuz genede pes etmeyerek burnundan sızan kanları yorganına silecek ve "bekle beni aşkım seni kurtarmanın bir yolunu bulacağım" der. En azından demek ister. Tabii ne yaparsa yapsın bunda başarılı olamayacak ve sonunda bambaşka bir çözüm olarak sevdiği kızla ilk tanıştığı güne gidecektir. Kızın kulağına "Benden uzak dur yoksa çorbana sinek atarım" tarzı bir şey söyleyerek kendinden uzaklaştırır. Tabii buradaki amaç kızın en başından hayatına girmesini engelleyerek üzerinde oynadığı anılarından zarar göremez hale getirmektir.

Şimdi gelelim asıl konumuza bunca şeyi niye mi okudunuz. Life is Strange isimli oyunda yer alan ana karakterimiz Max hikayeye kendi halinde bir öğrenci olarak başlar en büyük hobisi ise günlük tutmak yerine resim çekmektedir(çaktırma günlüğü de var). Ne ilginçtir ki o da bu hikayede zamanı az az geri alabilmektedir. İşler ciddileştiğinde ise her şey tam bir kaos haline dönecek ve ne kadar çırpınırsa o kadar batacaktır. Tabii bu senaryoda sağlığı kayıp hayatına son vermeye meraklı olan kişi ana karakterden ziyade Chloe haline gelecektir. Yine de Max umudunu kaybetmeyerek zaman içinde atlamalar yaparak mutlu son kovalamaya devam eder. Yoğun baş ağrıları ve burun kanamalarının ardından tam bütün olayları yoluna koydu derken aslında hiçbir şeyi düzeltemediği ve hatta bütün kasabayı büyük bir tehlikeye attığı ortaya çıkar. Finalde Max en yakın arkadaşı ve kasabalılar arasında bir seçim yapmak zoruna kalacaktır. -The End-

Çok kabaca anlatmış olsam zaten amacım en başından beri hikayeyi size eksiksiz anlatmak değil şu kısıtlı özette bile büyüteç gerektirmeden fark edilebilen benzerlikleri göstermekti. Kısaca 2004 yıllarının en tutan filmlerinden birinin hafif değiştirilmiş hali olan bu oyunun piyasada çokta tutunamayacağını düşünmüyorum. Özellikle benim yaptığı işleri severek takip ettiğim Square Enix'in elindeyken.

Not: Kelebek etkisini seven insanlar oyunda zaman geçirmeye devam ettikçe "Ulan en azından bunu değiştirseydiniz kardeşim" demeye başlıyor. O arkadaşlara dişleri biraz daha sıkmalarını öneriyorum çünkü en azından son episode size aradığınız farklılığı sunuyor.
Αναρτήθηκε 23 Ιουλίου 2017. Τελευταία επεξεργασία 28 Φεβρουαρίου 2021.
Βρήκατε χρήσιμη αυτήν την κριτική; Ναι Όχι Αστεία Βραβείο
11 άτομα βρήκαν αυτήν την κριτική χρήσιμη
29.3 ώρες συνολικά (18.0 ώρες όταν γράφτηκε)
İlk başta 'kaç bit lan bu oyun' gibi ön yargılarla yaklaşsam da sonralarda tavsiye eden dostuma bir özür borçlu olduğumu hissettim. Tam anlamıyla retro grafikleri ve müzikleriyle size tam bir nostalji yaşatan bu oyun ne yazık ki modern oyun tutkunlarına çokta ilgi çekici gelmeyecektir. Yine de bütün ön yargılarınızı bir kenara atıp en azından bir kez olsun denemeyi tercih ederseniz fikirlerinizin benimkiler gibi değişeceğini düşünüyorum.

Oyunda geçirdiğiniz ilk birkaç dakika direkt standart bir boksör kurgusunun içindeymişsiniz gibi hissettirse de kısa bir süre sonra aslında gayet espirili ve bol alıntılı başka bir dünyaya geçtiğinizi fark edeceksinizdir. Karakteriniz henüz minnak bir çocukken babası gözlerinin önünde bir kurşuna kurban gider. Babasının neden ya da kimin tarafından öldürüldüğünü bilmeyen çocuğumuz bir şekilde büyüdüğünde ise bu işin peşine düşmeye niyetlidir. Basit işlerde çalışıp artan vakitlerinde yaptığı antrenmanlar onu dövüşçü sıralamasında yükseltirken aslında birçok yan kurgu ya da yaklaştıracaktır. Ne bileyim pizza siparişlerinden birinin adresinin bir rögar kapağının işaret ettiğini anladığınızda sizi dört adet mutant timsah karşılayacaktır. Ya da o sevimli mi sevimli kediniz dünyayı kaosa sürükleyecek bir canavar çıkacaktır. Hiç olmadı yüzünün bir bölümünün yanık olduğu bir kardeşinizin varlığından haberdar edilirsiniz. Eee boşuna bol alıntılı ve espirili demedik öyle değil mi.

Kurgudan kısaca bahsederken oyunun beğendiğim yönlerinden biri olan yetenek ağacını da unuttum sanmayın. Karakterin boks tekniklerini biçimlendiren o ağacın gayet geniş bir yelpazesi olduğunu söyleyebilirim.Özellikle temek yeteneklerden sonra açılan ayı, kaplan veya tosbağanın yolu bölümü oyunu daha ilgi çekici hale getiriyor. Ayının yolu daha sert bir strateji izlemenizi sağlarken kaplanın yolu biraz daha kaçak dövüşmek ve karşı saldırı yapmak üstünedir.Bir de benim en sevdiğim tosbağanın yolu var tabii ki. Tosbağa tamamen dayanıklılık üstüne olduğu için özellikle benim kafamın çok rahat olduğunu söyleyebilirim.

Punch Club zaten öyle aman aman bir para karşılığı satılmadığı için bütçenizi de sarsacağını düşünmüyorum.
Αναρτήθηκε 22 Μαρτίου 2017. Τελευταία επεξεργασία 28 Φεβρουαρίου 2021.
Βρήκατε χρήσιμη αυτήν την κριτική; Ναι Όχι Αστεία Βραβείο
24 άτομα βρήκαν αυτήν την κριτική χρήσιμη
1 άτομο βρήκε αυτήν την κριτική αστεία
11.7 ώρες συνολικά
İlk önce şunu söylemek isterim ki ben her ne kadar bu oyunu anlatmak için birçok kelime kullanacak olsam da sadece "farklı" demenin bile yeterli olacağını bilmenizi isterim . Popüler oyunların alışkanlık haline getirdiği bir çok ögeden uzakta gayet kendine özgü bir havası olduğunu söyleyebileceğimi düşünüyorum. Bu oyunda zaman öldürürken ne kaçmanız gereken birilerini ne de sonunda kahramanı olacağınız bir dünya bulamayacaksınız. Bu yüzden en azından kısa bir süreliğine gözlerinizin gösterişli ateşli silahları ya da keskin kılıçları aramamasını tavsiye ederim.

Eminim ki hepimiz kırmızı başlıklı kız masalına bir yerlerden aşinayızdır. Ne bileyim yaşlı büyük anne olsun kötü koca kurt olsun aklınızda bir şeyler canlanmıştır. The path isimli bu oyunda tam olarak bu masalı konu alıyor. Tabii ki bu kurguda bir değil altı kız büyük annenin ormanda yer alan kulübesinin yolunu tutuyor. Bu altı kız kardeşin hepsinin birbirinden farklı yaşlarda ve karakterde olması şaşılacak bir durum değil tabii ki ama her birinin kötü kurt senaryolarının da birbirinden farklı olması verebileceğim en büyük spoiler olacaktır. Merak etmeyin hiçbir kızımız kalkıp "Büyük anne senin gözlerin niye bu kadar büyük" gibi saçma bir şey söylemeyecektir. Onlar daha çok "Paint drips like tears. Gravity brings everything down. It's only natural." veya "Dear Lord. Make heaven be a fun place. Amen." demeyi tercih edecektir. Daha fazla spoiler vermek istemediğim için yazımı burada sonlandırmak zorundayım ama küçük bir not Ruby'i sevin.
Αναρτήθηκε 21 Μαρτίου 2017. Τελευταία επεξεργασία 28 Φεβρουαρίου 2021.
Βρήκατε χρήσιμη αυτήν την κριτική; Ναι Όχι Αστεία Βραβείο
14 άτομα βρήκαν αυτήν την κριτική χρήσιμη
13.0 ώρες συνολικά (12.9 ώρες όταν γράφτηκε)
2008 yılında Arc System Works'ün ellerinden çıkan BlazBlue Calamity Trigger özellikle iki boyutlu karakterlerine rağmen hala zevkle oynayabileceğiniz oyunlar arasında olduğuna inanıyorum. En azından oyunun genel hikayesine kendinizi kaptırıp "Hadi bir raund daha" cümlesini sloganınız haline getireceğinizi düşünmekteyim. Özellikle benim favorilerimden biri olan Litchi Faye Ling gibi fazla kombinasyona sahip bir karakteri yeterince iyi keşfetmeyi başardıysanız...
Αναρτήθηκε 1 Φεβρουαρίου 2015. Τελευταία επεξεργασία 28 Φεβρουαρίου 2021.
Βρήκατε χρήσιμη αυτήν την κριτική; Ναι Όχι Αστεία Βραβείο
< 1  2  3  >
Εμφάνιση 31-34 από 34 καταχωρίσεις